Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":
Home -- Turkish -- Acts - 106 (The Jews attack Paul)
This page in: -- Albanian? -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 2 - Diğer Uluslara Verilen Vaazların Raporları Ve Antakya'dan Roma'ya Kadar Kurulan Kiliseler - Kutsal Ruh Tarafından Görevlendirilen Elçi Pavlus'un Hizmeti (Elçilerin İşleri 13 - 28)
E - PAVLUS’UN YERUŞALİM VE SEZARİYE’DE TUTUKLANMASI (Elçilerin İşleri 21:15 - 26:32)

3. Yahudiler Pavlus’a Saldırır ve Romalılar da Onu Kurtarır (Elçilerin İşleri 21:27-40)


Elçilerin İşleri 21:27-40
Yedi günlük süre bitmek üzereydi. Asya İli’nden bazı Yahudiler Pavlus’u tapınakta görünce bütün kalabalığı kışkırtarak onu yakaladılar. “Ey İsrailliler, yardım edin!” diye bağırdılar. “Her yerde herkese, halkımıza, Kutsal Yasa’ya ve bu kutsal yere karşı öğretiler yayan adam budur. Üstelik tapınağa bazı Grekler’i sokarak bu kutsal yeri kirletti.” Bu Yahudiler, daha önce kentte Pavlus’un yanında gördükleri Efesli Trofimos’un, Pavlus tarafından tapınağa sokulduğunu sanıyorlardı. Bütün kent ayağa kalkmıştı. Her taraftan koşuşup gelen halk Pavlus’u tutup tapınaktan dışarı sürükledi. Arkasından tapınağın kapıları hemen kapatıldı. Onlar Pavlus’u öldürmeye çalışırken, bütün Yeruşalim’in karıştığı haberi Roma taburunun komutanına ulaştı. Komutan hemen yüzbaşılarla askerleri yanına alarak kalabalığın olduğu yere koştu. Komutanla askerleri gören halk Pavlus’u dövmeyi bıraktı. O zaman komutan yaklaşıp Pavlus’u yakaladı, çift zincirle bağlanması için buyruk verdi. Sonra, “Kimdir bu adam, ne yaptı?” diye sordu. Kalabalıktakilerin her biri ayrı bir şey bağırıyordu. Kargaşalıktan ötürü kesin bilgi edinemeyen komutan, Pavlus’un kaleye götürülmesini buyurdu. Pavlus merdivenlere geldiğinde kalabalık öylesine azmıştı ki, askerler onu taşımak zorunda kaldılar. Kalabalık, “Öldürün onu!” diye bağırarak onları izliyordu. Kaleden içeri girmek üzereyken Pavlus komutana, “Sana bir şey söyleyebilir miyim?” dedi. Komutan, “Grekçe biliyor musun?” dedi. “Sen bundan bir süre önce bir ayaklanma başlatıp dört bin tedhişçiyi çöle götüren Mısırlı değil misin?” Pavlus, “Ben Kilikya’dan Tarsuslu bir Yahudi, hiç de önemsiz olmayan bir kentin vatandaşıyım” dedi. “Rica ederim, halka birkaç söz söylememe izin ver.” Komutanın izin vermesi üzerine Pavlus merdivende dikilip eliyle halka bir işaret yaptı. Derin bir sessizlik olunca, İbrani dilinde konuşmaya başladı.

Pavlus’un alçakgönüllüğünü ve sevgisini görüyor musunuz? Yeruşalim’e girerken birçok savaş kazanmış büyük bir general gibi geldi ve yanında hatırı sayılır miktarda bir maddi yardım da getirdi. Anavatanlarını terk etmemiş kardeşler, Pavlus’tan, Müjde’yi duyurma mücadelesini bırakmasını ve uzun saçlı dört kişiye ve ekonomik olarak zayıf olanlara hizmet etmesini istediler. Pavlus, zaferini unutarak kendisini inkâr etti ve kendisini yasanın boyunduruğuna ve köleliğine bıraktı. Nazirite yemini etmiş (Yahudi geleneklerine göre uygulanan bir oruç) dört yoksul adına, adaklarına uygun bir şekilde ödemeyi yaptı ve sevgi görevini tamamladı. Yahudi kardeşleri için bir engel olmak istemediğinden, ruhta zayıf olanların hizmetkârı olarak kalmayı seçti. Kardeşlerin arasında bir bölünme olmaması için, kiliselerin de uymasını istediği gibi, o da sevginin gerektirdiklerini yerine getirdi.

Arınma günleri son bulduğunda Asya İli’nden ve Efes şehrinden Yeruşalim’e dönmüş olan bazı Yahudiler, Yeruşalim pazarında birlikte yürüyen Pavlus’u ve Hristiyanlığa geçmiş olan Trofimus’u gördüler. Daha sonra onu tapınağın avlusunda tek başınayken de gördüler. Pavlus’un bu Yahudi olmayan genci tapınağa getirdiğini düşünerek kızmaya başladılar ve bağırarak, “Ey İsrailliler, yardım edin! Bu adam dinimizi yok ediyor. Temiz ve Yahudi olmayan toplulukların da kurban kesmeden, tapınakta hacı olmadan ve yasaya uygun olmayan yollarla Tanrı’ya yoldaşlık etmesi için tapınağa girebileceklerini öğretiyor. Bu adam Tanrı’ya karşı geldi. Bu hilekâr düzenbazı hemen aranızdan kovun ve onu yok edin” dediler.

Tüm kalabalıkta kargaşa hemen yayıldı. Her kim tapınağa küfreder ve kutsal yeri kirletirse, Tanrı’nın gazabı onun üzerine gelir ve toplumun ilk düşmanı olur. Kutsal yerin kirletilmesi, şehri temellerinden sarstı. İnsanlar caddelerde ve evlerde toplanmaya başladı. Pavlus’u yakaladılar ve öfkeyle tapınağın dışına sürüklediler. Dini gelenekleri uyarınca kutsal yerin içinde kanını dökmediler. Kalabalık tapınağın dışına çıkınca muhafızlar kutsallığı ve sükûneti korumak için kapıları kapattılar.

Şimdi tapınağın dışında, çığırından çıkmış kalabalık acımasızca Pavlus’a vurmaya başladı. Onu öldürmek için elleri ve ayaklarıyla ona vurdular, tekmelediler. Muhtemelen o anda Pavlus, çeyrek asır önce ilk Hristiyan şehit olan ve taş yağmuru altında son nefesini veren İstefanos’u düşünmüştür. O zamanlar Pavlus gençti ve yapılan şeyle ilgili olarak da tamamen onlarla aynı fikirdeydi. Şimdi aynı işkenceyle karşılaşması, Mesih’in Yeruşalim’le ilgili olarak söylediği sözlerin bir kere daha gerçekleştiğini gösteriyordu: “Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim!”

Eyvah! Yakup’un da daha önce söylediği gibi, Yahudi kökenli inanlıların binlercesinden biri bile ihtiyacı olduğunda ona yardım için ortalıkta görünmedi. Muhtemelen bazıları bu kavgacı adamın hayatının sonlanmasını görmekten memnun olacaktı. Fakat İsa’nın henüz saati gelmemiş olan hizmetkârı için başka bir planı vardı. Tanrı, lütfunun görkeminde bir melek göndermedi; bunun yerine 1000 askeri komuta eden Romalı bir komutan gönderdi. Bu komutan subayları ve askerleriyle birlikte acele bir şekilde kızgın kalabalığın olduğu bölgeye gitti. Tüm şehir bu rahatsız edici olay nedeniyle kargaşa içindeydi. İlk düşüncesi isyanı yok etmek ve bastırmaktı. Ateşli ve günahkâr Yahudiler, yüzbaşıyı askerleriyle görünce korktular ve Pavlus’u dövmeyi bıraktılar. Bu da komutana Pavlus’u tutuklamak için imkân verdi. Onu acımasız kalabalığın elinden kurtarabilmek için bir suçlu gibi zincire vurulması emrini verdi. Komutan kalabalığa bu kargaşanın nedenini sormak istedi, ama gürültü ve bağrışmalar nedeniyle ne olduğunu öğrenemedi. Pavlus’u kalabalığın elinden kurtarmak için askerlerine tutukluyu yukarıya, kaleye çıkarmalarını istediğinde, kızgın Yahudiler öfkeyle bağırdılar. Pavlus kaleye giden yolun merdivenlerine vardığında, kalabalık tarafından öldürülmesini engellemek için Pavlus’u kaldırdılar ve kendileri taşıdılar. Yaraları nedeniyle, basamaklarda kendi başına duracak hali olmadığı için de bunu yapmış olabilirler. Kalabalık, tıpkı Mesih’e karşı bağırdıkları gibi, “Tutun onu! Parçalayın onu! Onu hemen öldürün!” diye haykırıyordu.

Tapınağa yukarıdan bakan Antonia kalesinin kulesinin kapısında, Pavlus büyük bir saygı ve alçakgönüllükle ve seçkin bir Grekçe’yle komutandan kendisini dinlemesini rica etti. Komutanın ilk yaptığı, Pavlus’un, Yahudiler’i Roma egemenliğinden kurtarmak için bir ordu olarak kullanabileceği dört bin kişiyi kandırıp Mesih’in gelişini karşılamak için Zeytin Dağı’nı geçerek çöle götüren Mısırlı sahte peygamber olup olmadığını öğrenmek oldu. Onunla hiçbir ilgisi yoktu, tersine çok nazik bir adamdı. Bir asi değil, saygıdeğer bir Roma şehrindendi. Ölümün kıyısında olmasına ve yaraları ka-namasına rağmen ağırbaşlılığını kanıtlamıştı.

Komutan Pavlus’un isteğini kabul etti ve konuşmasına izin verdi. Kalabalığa konuşmakla onunla kalabalık arsındaki düşmanlığın nedenini anlamayı umuyordu. Pavlus, muhtemelen yardım alarak, sanki bir kürsüdeymişçesine durdu. Elini kalabalığa doğru kaldırdı ve vatandaşlarına konuşmaya başladı. Tapınağı kirletmekle suçlanmasa, Yahudi topluluğuna konuşabilmek için böylesine bir imkân bulamayacaktı. İsa hizmetkârlarının çektiği acıyı, Yahudi toplumu arasında büyük bir tövbeye davet vaazı olarak kullandı. Bu düzenbazın ne söyleyeceğini merak eden kalabalıkta huzursuz bir sessizlik oldu. Dikkatlice dinlediler ve Pavlus’un kullandığı her bir sözcüğü anladılar.

Dua: Rab İsa Mesih, bizler için acı çektin ve senin elçilerin de adın uğruna eziyet, acı ve utancı yaşadılar. Senin varlığında yaşamayı bize öğret. Senin adına sadık kalabilmemiz için bizi ödüllendir. Hayatlarımızda senin istediğin olsun ve böylece birçokları senin Müjde’ni duyabilsin. Amin.

Soru 106: Yahudiler neden Pavlus’u öldürmek istediler?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on September 28, 2012, at 11:27 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)