Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":
Home -- Turkish -- Acts - 042 (First Persecution of the Christian Church at Jerusalem)
This page in: -- Albanian -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 1 - Yeruşalim, Yahudiye, Samiriye Ve Suriye’de Bulunan İSA MESİH'in Kiliselerinin Temelleri - KUTSAL RUH’un Yönetimindeki ve Elçi Petrus’un Liderliğindeki (Elçilerin İşleri 1 - 12)
B - Kurtuluş Mesajinin Samİrİye ve Surİye'ye Yayilmasi ve Yahudİ Olmayanlarin Hrİstİyan Oluşu (Elçilerin İşleri 8 - 12)

1. Hristiyan Kilisesine İlk Zulümler ve İnanlıların Samiriye'ye Dağılışları (Elçilerin İşleri 8:1-8)


Elçilerin İşleri 8:1-3
İstefanos’un öldürülmesini Saul da onaylamıştı. O gün Kudüs’teki inanlılar topluluğuna karşı korkunç bir baskı dönemi başladı. Elçiler hariç tüm imanlılar Yahudiye ve Samiriye’nin her yanına dağıldılar. Bazı dindar kişiler, İstefan’ı gömdükten sonra onun için büyük yas tuttular. Saul ise inanlılar topluluğunu kırıp geçiriyordu. Ev ev dolaşarak, kadın erkek demeden imanlıları dışarı sürüklüyor, hapse atıyordu.

Dinleyenler öfkeliydiler, çünkü İstefanos’un söylediklerinin açık bir küfür olduğuna inanıyorlardı. Onun dualarını duyup daha da öfkelenmişlerdi. Tanrı’ya küfreden bu adamın merhamet dilemesi gerekirdi. Yasacı olan bu kızgın kişiler, Grekçe konuşan Yahudi gruplardan rahatsız olmaya başlamışlardı. Birçok insan Hristiyanlığa ilgi göstermeye başlamıştı. İçten içe onları yok etmek istiyorlardı. Birçok kâhin bu durumdan dolayı öfkeyle dolmuştu. Bazı gelenek ve göreneklerin yok olması onların öfkesini arttıran şeylerin başında geliyordu. Haset ve kıskançlık tüm şehri kasıp ka-vuruyordu. Yeruşalim gözyaşları içerisindeydi. Çocuklar ailelerinden alınıyor, kocalar karılarından uzaklaştırılıyor ve genç çocuklar zaten eşleri ölmüş olan bayanlardan alınıyorlardı.

Saul bağnaz ve fanatikti. Yahudi kurulundan resmi bir evrakla ev ev gezip “İsa sahtekârlığı” denilen bu yeni inancı durdurmaya çalışıyor, insanlara zulmediyordu. Gamaliel’in verdiği öğüt geçerliliğini yitirmişti. Yasa’ya uymayan her Yahudi’ye zulmedilecekti. Bu amaç için Saul istediği eve giderek güç kullanıyordu. İnsanları kadın erkek demeden dışarı çıkartıyor, hapse atıyor ve hatta ölümlerine neden oluyordu. Saul, diğer adıyla Pavlus, daha sonraları gözyaşları içerisinde tövbe etmiş ve Tanrı’ya küfrettiğini düşündüğü sadık imanlılara zulmettiğini açıklamıştı. Yasa’yı sert bir şekilde yerine getiriyor olması, ona kör bir göz ve merhametsiz bir yürek vermişti. Sanki Şeytan onu ele geçirmişti. Yasa’nın tamamlanmasının sevgi olduğunu anlayamıyordu. Bunun yerine Tanrı’ya kılıcıyla hizmet etmeye başlamıştı. Böyle yapmakla aslında kensinin Şeytan gibi olmaya başladığını fark etmemişti.

Birçok Hristiyan, yakınlardaki bölgelere doğru kaçmaya başladılar. Mağaralarda kaldılar ya da yakınlardaki köylere sığındılar. Samiriye’ye gidenler dahi oldu; tek amaçları bu öldürücü fırtınadan kurtulmaktı. İnsanlar elbette onlara şunu soruyorlardı: “Ne oldu, neden böyle kaçıyorsunuz? Ne yemek ne kıyafet almışsınız yanınıza?” Şöyle yanıtladılar: “Mesih’i seviyoruz, düşmanlarımızı seviyoruz, işte bunu için zulüme uğruyoruz.” Böylece İsa Mesih hakkındaki iyi haberi ve ölümden dirilişi duyurmaya başladılar. Mesih, Yeruşalim’deki kilisesinin azalmasına izin vermişti; bu sıkıntıyı yaşamalarını uygun görmüştü. Kartal, gökyüzünden yere doğru dalmış ve kaçışmakta olan zararsız tavukların arasına girmişti sanki… Mesih’in söylediği, Samiriye ve diğer uluslar cümlesi doğru-lanırcasına Tanrı sözü yayılıyordu. Mesih’in zafer alayı durmuyor, yayılıyordu. Mesih’in tekrar gelişine kadar, her dil, her ırk, her ulus bu müjdeyi duyacaktı.

Elbetteki Yeruşalim’den tüm Hristiyanlar kaçmamıştı. Elçiler orada kalıp ölümü beklemeyi yeğlediler. Yaşlanmışlar ve dullarla kalmışlardı. Düşmüş olanların ruhlarını tazelediler, öksüz ve yoksul olanlarla ilgilendiler. Elçiler gerçekten sadık birer çoban gibiydiler. Özellikle bu zor günlerde kendi sıkıntılarından çok diğer kardeşlerin sıkıntılarıyla ilgilendiler. Muhtemelen elçiler, daha önceden iyileştirdikleri ya da bir şekilde bereket oldukları kişilerin evlerinde kaldılar. Belki de elçiler zulme uğramamışlardı, çünkü onlar sadık bir şekilde yasaya saygı gösteriyor, tapınak kurallarını önemsiyor ve sürekli dua ediyorlardı. Diğer Hristiyan kardeşler gibi (örneğin, İstefan), hareket etmiyorlardı.

Aslında Yeruşalim halkından kimse kızgın değildi. İnsanları yönlendiren öfkeli kurul üyeleriydi. Bunun için sokak sokak gezip yüreklerinde Kutsal Ruh olan inanlıları buluyorlardı. Artık bu İsa adından bıkmışlar ve duymak istemiyorlardı. Bu kargaşanın ortasında, İstefanos’un öldürülmesini kabul etmeyen bazı dindar Yahudiler bir araya geldiler. İstefanos’un ölü bedenini alıp gerektiği gibi bir cenaze düzenlediler ve ardından yas tutup ağladılar. Tanrı’nın yargısının bu olan haksız olaylardan sonra şehirlerinin üzerine düşmesini istemiyorlardı. Tanrı’nın bu alçakgönüllü hizmetkârını sevmişlerdi. İstefanos bu halk için neredeyse bir melek gibi hizmet etmişti. Bu dindar kişiler gerçekten Müjde’nin ruhuna kendilerini yakın hissediyorlardı, fakat insanların ortasına çıkıp Hristiyanlara katılmıyorlardı.

Sevgili kardeşim, zulüm zamanı için kendini hazırladın mı? Yoksa kaçmayı mı planlıyorsun? Kutsal Ruh’un sesine kulak ver kardeşim. O seni adım adım yönlendirmek istiyor. Tanrı’yı yüceltmek demek sadece canını O’nun için vermek demek değildir. Kim bilir, belki de Tanrı bizlerin başka bölgelerde tanıkları olmamızı istiyor. Bunun için Rab’bin sesini iyi dinle! Önemli olan bencilliğimize ölmemiz, böylece Mesih’e gerektiği gibi hizmet edebilir ve O’nun için yaşayabiliriz.

Dua: Ya Rab, sana aitim. Bana yardım et ki, kendim için değil, sana hizmet etmek için yaşayayım. Sadık bir imanlı olmam için bana yardım et, öğret. Ölümü bile göze alarak sende kalayım. Sadece sözlerimle değil, iyi işlerim ve sevgimle de tanığın olayım. Bana merhamet et ve sana karşı olan herkesin yüreğine lütfunu koy. Amin.

Soru 42: Hristiyanlar’ın Yeruşalim’deki zulüm zamanlarında olan en göze çarpan olay nedir?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on September 28, 2012, at 10:42 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)