Waters of Life

Biblical Studies in Multiple Languages

Search in "Turkish":

Home -- Turkish -- Colossians -- 048 (Servants and their Owners and Employees and their Employers)

This page in: -- Arabic -- Chinese -- English -- French -- German -- Portuguese -- Spanish -- TURKISH

Previous Lesson -- Next Lesson

KOLOSELİLER - MESİH İçinizde!
Elçi Pavlusun Koloselilere Yazdığı Mektup

Bölüm 4 - Günlük yaşamımızdaki yeni düzen (Koloseliler 3:18 - 4:1)

22. Köleler ve efendileri, işçiler ve işverenler arasındaki ilişkiler (Koloseliler 3:22 - 4:1)


Koloseliler 3:22 - 4:1
22 Ey köleler, dünyadaki efendilerinizin her sözünü dinleyin. Bunu, yalnız insanları hoşnut etmek isteyenler gibi göze hoş görünen hizmetle değil, saf yürekle, Rab korkusuyla yapın. 23 Rab'den miras ödülünü alacağınızı bilerek, her ne yaparsanız, insanlar için değil, Rab için yapar gibi candan yapın. 24 Rab Mesih'e kulluk ediyorsunuz. 25 Haksızlık eden ettiği haksızlığın karşılığını alacak, hiçbir ayrım yapılmayacaktır.

Roma İmparatorluğunda kölelik düzeni vardı. Savaş esirleri köle olarak satılıyor, ancak birisi kefaretini üslenir, efendisine azat mektubu verirse özgürlüğüne kavuşurdu. Şeriatta buna benzer bir kölelik düzeni Batı Sudan’ın iç kesimlerinde hala sürmektedir. Muhammed savaş esirlerini, aile fertlerinin kendisine her esir için yüksek bir meblağ ödemelerinden sonra azat etmiştir.

Roma devrinde normal bir ailenin altı ila on iki arasında kadın veya erkek kölesi vardı. Bunlar günlük ev işlerinde, ahırda ve bahçede çalıştırılıyorlardı. Zengin ailelerde köle sayısı 40 a kadar çıkabiliyordu. Köleler insan yerine konulmaz, bir ticaret eşyası gibi alınıp satılırlardı. Bazıları karın tokluğuna çalışırken, diğerleri gaddar erkek ve pervasız bayan sahipleri tarafından aşağılanıyor, yaşam savaşlarını en kötü koşullar altında sürdürüyorlardı. Firar eden bir köle, yabancı kanunsuzlar gibi çarmıha gerilirdi. Roma’da çıkan ve lejyonerler tarafından bastırılan bir isyan sonrasında, on binden fazla köle çarmıha gerilmişti.

Pavlus mektubunda, ne Roma’daki köleleri isyana teşvik etmiş, ne de onlar için bir insan hakları bildirisi yayınlamıştı. Aynı şekilde, köleleri imparatora karşı bir isyana teşvik ettiği de söylenemez, tam tersine, kölelerden bölgesel yöneticilere itaat etmelerini, efendilerine sevgi ve sadakat içinde boyun eğmelerini ister. İlk başlarda, Helenist Roma bölgelerdeki cemaatlerin çoğunluğunu İsa’ya iman etmiş köleler oluşturmaktaydı. Bu insanlar Mesih’in barışı aracılığıyla sonsuz yaşama kavuşabilmek için hasretle işaret edilmiş yüceliğin yolunu gözlüyordu Pavlus vatandaşlık hakları ellerinden alınmış bu kimselere efendilerini İsa’nın yerine koyarak, sanki Tanrı’nın Oğlu’na saygı gösteriyormuş gibi hizmet etmelerini bildirdi. İnsani açıdan bakıldığında, böyle bir istekte bulunmak küstahlıktan başka bir şey değildir ve yerine getirilmesi ancak Kutsal Ruh’un gücü ve tesellisiyle gerçekleşebilir. Kendilerinden kanlarını emenlere hiçbir serzenişte bulunmadan Tanrı’ya gösterdikleri sadakatle hizmet etmeleri istenmektedir. Yüce Tanrı’dan çekindikleri için haksızlara verdikleri hizmetin karşılığını zamanı gelince alacaklardı.

Pavlus iş ahlakının ne olduğunu şu cümlesiyle anlatmaktadır; “Yaptığınız iş her ne olursa olsun, tüm yürekle, insanlar için değil Rab için çalışır gibi çalışın.” (Koloseliler 3:17,23) Böyle bir ilke, özgür ve sağlıklı insanlar için geçerli olabilir, ancak kırbaçlanan köleler veya kullanılmış kadınlar için düşünülmesi bile abestir. Oysa İman taşı ve çeliği kesebilecek kadar güçlüdür ve yüceliği kapsar. Pavlus çalışan kimsenin inancı aracılığıyla Tanrı’nın doluluğundan miras almış biri olması koşuluyla, yapılan her işin duaya özdeş olduğunu bildirmektedir. (Koloseliler 2.9.10) Bu insanlar, onun görüşüne göre bu dünyada değil, şeytanın egemenliği altında ezilen başka bir dünyada, yabancılar gibi yaşamaktadırlar. (I.Yuhanna 5:19) Onlar en kötü yaşam koşulları altında Mesih’in yumuşak huyu ve alçak gönüllüğü aracılığıyla sınavdan geçerli not almışlardır. Böyle bir zafer ancak insanların kibri, adaletsizliği ve kötülüğü içinde acı çekmiş, fakat yine de durmaksızın onlara hizmet etmiş olan İsa’nın yolunda yürümekle kazanılabilir.

İsa Mesih’in ruhsal himayesindeki köleler kendilerine yapılan bu haksızlığa yalnız sabırla katlanmak ve susarak acı çekmekle değil, örnek hizmetleriyle, efendilerine itaat ederek de karşı koyabilirler. Onların bu kutsanmış işleri mahşerde kendilerine seslenecek olan İsa tarafından takdir görecektir; “ Bu kardeşlerimden en değersizine yaptığınızı bana yapmış oldunuz!” “Gel, efendinin sevincine katıl! ” (Matta 25.27.34.40)

Bu bağlamda, Pavlus kölelere dağıtılacak kutsal bir kazançtan söz etmektedir. Bu kazanç onları sanki kendi işleri sayesinde kurtulmuş gibi günahlarından arındırmayacak, tam tersi, tüm bunlar Rab İsa’nın dökülen kanı ve Kutsal Ruh’un onların yüreklerine döktüğü sevgi aracılığıyla gerçekleşecekti, işte bu nedenle yeni varlıklarını iyi işleriyle kanıtlamak zorundaydılar. Bunun için ödüllendirileceklerdi. Mal varlığı bulunmayan yoksul kölelere büyük bir miras vaat ediliyordu, geçici, dünyevi değil, sonsuza dek geçerli göksel bir mirastan pay alacaklardı. Buna ilişkin olarak, Kutsal Ruh aracılığıyla kendilerine gelecek olan yücelikten bir ön ödeme zaten yapılmıştı. (Efesliler 1:18-19)

Pavlus mektubunun başında bugün Yahudi ve Yahudi olmayanlar için de geçerli bir sırrı açıklıyordu. “ Bu sır Mesih’in içinizde olmasıdır; gelecek olan yücelikle ilgili umuttur. “ (Koloseliler 1:27) Onların kazancı Rab’dir, çünkü O onların, onlar da O’nın içindedir.

Kölelerin harman yerinde, kilerde, ahırda, mutfakta veya Pazar yerinde verdikleri hizmetler, yaptıkları her iş Mesih’e sunulmuş hizmetler olarak değerlendirilecektir. Pavlus onlara şaşırtıcı bir ipucu verir; “ Rab Mesih’e hizmet ediyorsunuz!” Pavlus kendisini de Mesih’in bir kölesi olduğunu söylemekte (Romalılar 1:1) ve uzun bir zincirle bağlı olarak acılar içinde kıvranmaktadır. (II. Korintoslular 11:23-33) Pavlus düşmanlarının yalan dolu suçlamaları üzerine Romalılar tarafından başı kesilerek öldürülmüştür. Pavlus acı çekmesinden dolayı övünmez, çünkü İsa bu acıları onunla paylaşmıştır. (Romalılar 5:3-5)

Kolose’deki inançlı kölelere, dualarında yalnız İsa’yı övmediğini, kendilerine hiç çekinmeden haksızlık eden erkek ve kadın efendilerin sorgulanması için yalvardığını yazar. Bu amirler arasında kölelerinin onlar için ettikleri duaya rağmen İsa’nın Ruh’una yanaşmayanlar, verdikleri hizmeti göz ardı edenler kendi kendilerini yargılamış olacaklardır. Tanrı’nın gözünde büyük ve ünlüler küçük ve suçlu görünecek, diğer taraftan tövbe eden küçükler ise Tanrı Kuzusu’na olan inançların sayesinde doğru ve kutsal ilan edileceklerdir. Ahrette dünyadaki ölçütlerden başka ölçütler geçerlidir. Tanrı’ya kimin daha yakın olduğunu görebilseydik herhalde şaşkınlığımızı gizleyemezdik. Kolose’deki kölelerin bu duasından sonra modern sanayi ülkelerindeki iş bulma savaşını, grevleri ve yaşanan gerilimi anımsayanlar, hizmet vermek istemeyip, sözde hakkını isteyen başka bir ruhla karşılaşacaklardır. Zenginlerin, iş adamlarının, yöneticilerin katı ve vurdumduymaz tutumları Roma devrindekinden pek farklı olmasa gerek. Samimi ve gerçek bir sosyalizm karşımıza nadiren çıkar. Milyarlarca Dolar veya Avroyu her yıl tatilleri için harcayabilenlerin sosyal eşitsizlikten söz etmeleri pek inandırıcı olamaz.

Çalıştığı yerde insanların gözüne batmadan çalışkan ve doğru olabilen, işine sadık kalabilenler hemen anlaşılabileceği gibi Tanrı’nın şahitleridirler. İşvereni ve mesai arkadaşları için dua eden kişiyle alay edilebilir. Ancak Mesih içinde yaşayan davranışlarının ve düşüncelerinin Ruh tarafından yönetilmesi için dua edecektir.

Koloseliler 4:1
4:1 Ey efendiler, gökte sizin de bir Efendiniz olduğunu bilerek kölelerinize adalet ve eşitlikle davranın.

Kolose cemaati kölelerden ve özgürlerden, işveren ve işçilerden oluşmuştu. Her iki guruba da sevginin gerçeğinden açıkça söz etmek kolay değildi.

Pavlus özgürlere Tanrı tarafından kutsanan ve yetenek verilmiş “efendiler” diye hitap ediyordu. Onlar yaşamlarında sıkıntı çekmiyorlardı. Roma egemenliği altındaki Akdeniz bölgesinde ticari işler tıkırında gidiyordu. Bu nedenle Pavlus varlıklı kişilere kölelerine adaletli ve eşit davranmaları, yaşamak için yeterli ücret ödemeleri konusunda baskı yapıyordu. Bu istem yalnız yeme ve içmeyi değil, giyimi, barınmayı, tıbbi bakımı ve kriz zamanında iş güvencesini de kapsamaktaydı. Bunun dışında kölelere kilisedeki ayinlerde ter alabilmeleri için boş zaman da verilmeliydi.

Pavlus işverenler ayrıca tek başına ve hür planlama yapmamayı öneriyor, yalnız refah ve varlıklarını tadını çıkartmamalarının yanında Tanrı’ya karşı bazı sorumluluklar taşıdıklarını anımsatıyordu, söyledikleri her sözün ve harcadıkları her kuruşun hesabını vermek zorundaydılar. Kendilerini veya karılarını yaptığı her türlü haksızlık meşherde sorgulanacaktı. Sözün kısası, kölelerine insan gibi davranmak zorundaydılar.

Şayet hem köle, hem de efendi Hıristiyan iseler, birbirlerine “Mesih içindeki kardeşim” diye seslenip, saygı ve sevgi göstereceklerdir. Pavlus’un yaptığı sessiz bir devrimdi bu; Hiç kimse şiddete başvurarak düzeni değiştirmeye çalışmamalı, İsa yolunda yürüyerek işveren ve işçi olarak İsa Mesih’in ruhsal bedeninin etkin bir parçası olduklarını bilincine varmalıdırlar. Mesih’ olan gerçek iman her kültürü ve her düzeni içten değiştirir. Pavlus’un ruhu koruma amaçlı eylemlerini, inançlı kölesi Onisimos’un firar etmesinden sonra ona haber yollamış olan Filimon’a gönderdiği mektupta okuyoruz.

Dua: Göklerdeki Babamız, sana her iman edene, yeteneğine göre verdiğin iş için teşekkür ediyoruz. Şayet tuhaf, katı ve adaletsiz üstümüze karşı gelirsek bizi bağışla. Küçüklüğümüz, çalışkanlığımız ve alçakgönüllülüğümüz içinde her zaman Oğlu’na yönelmemizi, O’na hizmet etmemize yardım et. Amin.

Soru 19: İsa için dua ettiğimizi davranışlarımız ve sözlerimizle nasıl kanıtlarız?

Uyanık durun ve dua edin ki, denenmeyesiniz.
Ruh istekli, ama beden güçsüzdür.
(Matta 26:41)

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on July 13, 2023, at 12:58 PM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)