Home
Links
Bible Versions
Contact
About us
Impressum
Site Map


WoL AUDIO
WoL CHILDREN


Bible Treasures
Doctrines of Bible
Key Bible Verses


Afrikaans
አማርኛ
عربي
Azərbaycanca
Bahasa Indones.
Basa Jawa
Basa Sunda
Baoulé
বাংলা
Български
Cebuano
Dagbani
Dan
Dioula
Deutsch
Ελληνικά
English
Ewe
Español
فارسی
Français
Gjuha shqipe
հայերեն
한국어
Hausa/هَوُسَا
עברית
हिन्दी
Igbo
ქართული
Kirundi
Kiswahili
Кыргызча
Lingála
മലയാളം
Mëranaw
မြန်မာဘာသာ
नेपाली
日本語
O‘zbek
Peul
Polski
Português
Русский
Srpski/Српски
Soomaaliga
தமிழ்
తెలుగు
ไทย
Tiếng Việt
Türkçe
Twi
Українська
اردو
Uyghur/ئۇيغۇرچه
Wolof
ייִדיש
Yorùbá
中文


ગુજરાતી
Latina
Magyar
Norsk

Home -- Turkish -- Acts - 119 (Moving to Sidon and Then to Crete)
This page in: -- Albanian? -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba

Previous Lesson -- Next Lesson

Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 2 - Diğer Uluslara Verilen Vaazların Raporları Ve Antakya'dan Roma'ya Kadar Kurulan Kiliseler - Kutsal Ruh Tarafından Görevlendirilen Elçi Pavlus'un Hizmeti (Elçilerin İşleri 13 - 28)
F - SEZARİYE’DEN ROMA'YA GEMİYLE YOLCULUK (Elçilerin İşleri 27:1 - 28:31)

1. Önce Sayda’ya ve Daha Sonra Girit’e Yolculuk (Elçilerin İşleri 27:1-13)


Elçilerin İşleri 27:1-13
İtalya’ya doğru yelken açmamıza karar verilince, Pavlus’la öteki bazı tutukluları Avgustus taburundan Yulius adlı bir yüzbaşıya teslim ettiler. Asya İli’nin kıyılarındaki limanlara uğrayacak olan bir Edremit gemisine binerek denize açıldık. Selanik’ten Makedonyalı Aristarhus da yanımızdaydı. Ertesi gün Sayda’ya uğradık. Pavlus’a dostça davranan Yulius, ihtiyaçlarını karşılamaları için dostlarının yanına gitmesine izin verdi. Oradan yine denize açıldık. Rüzgâr ters yönden estiği için Kıbrıs’ın rüzgâr altından geçtik. Kilikya ve Pamfilya açıklarından geçerek Likya’nın Mira Kenti’ne geldik. Orada, İtalya’ya gidecek bir İskenderiye gemisi bulan yüzbaşı, bizi o gemiye bindirdi. Günlerce ağır ağır yol alarak Knidos Kenti’nin açıklarına güçlükle gelebildik. Rüzgâr bize engel olduğundan Salmone burnundan dolanarak Girit’in rüzgâr altından geçtik. Kıyı boyunca güçlükle ilerleyerek Laseya Kenti’nin yakınlarında bulunan ve Güzel Limanlar denilen bir yere geldik. Epey vakit kaybetmiştik; oruç günü bile geçmişti. O mevsimde deniz yolculuğu tehlikeli olacaktı. Bu nedenle Pavlus onları uyardı: “Efendiler” dedi, “Bu yolculuğun yalnız yük ve gemiye değil, canlarımıza da çok zarar ve ziyan getireceğini görüyorum.” Ama yüzbaşı, Pavlus’un söylediklerini dinleyeceğine, kaptanla gemi sahibinin sözüne uydu. Liman kışlamaya elverişli olmadığından gemidekilerin çoğu, oradan tekrar denize açılmaya, mümkünse Feniks’e ulaşıp kışı orada geçirmeye karar verdiler. Feniks, Girit’in lodos ve karayele kapalı bir limanıdır. Güneyden hafif bir rüzgâr esmeye başlayınca, bekledikleri anın geldiğini sanarak demir aldılar; Girit kıyısını yakından izleyerek ilerlemeye başladılar.

İki uzun yıl geçti ve Pavlus hâlâ tutukluydu. Bu yılları dua, dü-şünme, mektuplar yazma ve kişilerle yüz yüze görüşmelerle doldurdu. Vali en sonunda Pavlus’u Roma’ya gönderdi. Hatırı sayılır biri olarak güzel bir gemide değil, boyunduruğa vurulmuş diğer tutuklularla birlikte gönderdi. Bu Romalı olmayan diğer tutuklular Roma’ya vardıklarında arenada aç aslanlara ve vahşi canavarların önüne atılacaktı. İşte Pavlus bu kölelerle birlikteydi.

Ancak Pavlus yalnız değildi. Doktor olan Luka ve sadık Aristarhus da ona eşlik ediyordu. Şimdiden itibaren bir kez daha, Elçilerin İşleri Kitabı’nın kayıtlarında birinci çoğul şahıs olarak “biz” zamirini okuyoruz. Pavlus’un iki yıllık tutukluluğu süresince Luka bir görgü tanığı olarak Müjdesi ve Elçilerin İşleri Kitabı için detaylar topladı. Mesih’in sözlerinden derlediği metinleri kopyaladı ve bu çok değerli ve tek olan hazineyi uzun ve tehlikeli yolculuğu boyunca kendisiyle birlikte taşıdı. Kayıtlarında, ıslanmasın diye bir dosyada sakladığı Müjdesi’nde kendinden hiç bahsetmedi. Bu üç adamın kardeşlik içinde nasıl bir araya geldiklerini ve Roma’ya gitmelerini engelleyebilecek tüm sıkıntıların üstesinden duayla nasıl geldiklerini görmek bir teselli kaynağıdır.

Bir Hristiyan topluluğunun yaşadığı Sayda’ya gemiyle gittiler. Dost canlısı Pavlus’u Sezariye’deki tutukluluğundan tanıyan ve ona güvenen yüzbaşı Yulius, geminin yükü boşaltılırken gidip arkadaşlarını görmesi için Pavlus’un kıyıya çıkmasına izin verdi.

Muhtemelen Roma kurallarına göre Pavlus bileklerinden bir askere zincirlenmişti. Ancak zincir Pavlus’un Müjde’yi vaaz etmesini engelleyemezdi.

Anadolu’ya doğru yelken açtıklarında rüzgâr geminin ters yönünden esmeye başladı. Yelkenler sarılmış ve hareket ettirilemez durumda olduğundan, gemi rüzgâra karşı hareket edemedi. Toparlanmış ve kaldırılmış yelkenlerden yararlanamayacakları için akıntı boyunca kürek çekmek zorunda kaldılar. Kendilerini uzaktaki Roma’ya götürecek batı rüzgârları olmadığı için Kıbrıs dağlarının altındaki körfeze sığınana kadar gittiler. Sonunda, Anadolu’daki Mira (Likya’daki) Kenti’ne vardılar. Orada Roma’ya buğday taşıyan büyük bir gemi bulup tutukluları o gemiye naklettiler. Başkente sömürgelerden ucuz ekmek ve arenalarda ölmek üzere köleler getireceklerdi. Bu kölelerin kanları diğerlerini eğlendirmek için bir oyunda oluk oluk akacaktı. Sezarlar, bu şekilde, daha sonra uygunsuz kuralları için onları destekleyebilecek olan Roma’daki tembel kalabalıkları memnun ediyorlardı. Günümüzde de buna benzer kuralları bazı ülkelerde görebiliyoruz: Kalabalıklar için daha fazla yiyecek ve bıkkınlığın üstesinden gelmek için daha fazla eğlence ve oyun.

Rüzgâr yol boyunca Pavlus’un son yolculuğuna karşıydı. Sanki kötü ruhlar Müjde’nin Roma’da yayılmasına karşı gibiydiler. Cehennemin kızgın öfkesi Pavlus ve yol arkadaşlarına bir saldırı hazırlardı. Elçi, karanlık bulutların üzerinde toplandığını hissediyordu. Gelecek olan sorunu önceden görmüş ve görevli subayı, beraberindekileri ve gemi kaptanını uyarmıştı. Sonunda Girit adasında “Güzel Limanlar” adı verilen basit bir limana vardılar. Güvenli limanlar adı gerçekle çelişiyordu. Gemi kaptanı fırtınanın ortasında yolculuk yapmak anlamına gelse de Roma’ya yelken açmayı onayladı. Kışı faydasız ve kısır bir köyde geçirmektense, uygun bir kasabada geçirmek istediler. Böylece onlara da uygun gelen, yumuşak bir rüzgâr esmeye başlar başlamaz yelken açtılar. Aslında bu, kötü olanın baştan çıkartmasıydı. Böylece onları kötü ruhların gücüyle, gemide yüklü olan insan ve yüklerle birlikte denizin dibine çekebi-lecekti. Şeytan sadece Müjde’yi engellemek değil, onu tamamen silip süpürmek istiyordu. Mesih’in tüm elçilerini de merhametsizce yok etmek istiyordu.

Dua: Rab her zaman senin sesini dinlememiz için bize yardım et! Böylece ne bizim ruhlarımız ne de arkadaşlarımızın ruhları yok olmasın. Bizlere senin sesine itaat etmeyi öğret ki, senin korumanda kalabilelim. Amin.

Soru 119: Roma’ya birlikte yolcuk eden üç Tanrı adamı kimdi?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on September 28, 2012, at 11:39 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)