Waters of LifeBiblical Studies in Multiple Languages |
|
Home Bible Treasures Afrikaans |
This page in: -- Albanian? -- Arabic -- Armenian -- Azeri -- Bulgarian -- Cebuano -- Chinese -- English -- French -- Georgian -- Greek -- Hausa -- Igbo -- Indonesian -- Portuguese -- Russian -- Serbian -- Somali -- Spanish -- Tamil -- Telugu -- TURKISH -- Urdu? -- Uzbek -- Yiddish -- Yoruba
Previous Lesson -- Next Lesson Elçilerin İşleri - MESİH'in Zafer Alayı!
Studies in the Acts of the Apostles
Bölüm 2 - Diğer Uluslara Verilen Vaazların Raporları Ve Antakya'dan Roma'ya Kadar Kurulan Kiliseler - Kutsal Ruh Tarafından Görevlendirilen Elçi Pavlus'un Hizmeti (Elçilerin İşleri 13 - 28)
E - PAVLUS’UN YERUŞALİM VE SEZARİYE’DE TUTUKLANMASI (Elçilerin İşleri 21:15 - 26:32)
12. Pavlus Beraberindekilerle Birlikte II. Agripa’nın Huzurunda (Elçilerin İşleri 25:13-26:32)Elçilerin İşleri 25:23-27 II. Agrippa, Hristiyanlığı yayan Pavlus’u görmeyi çok istemişti. Festus onun Pavlus’la karşılaşacağı yolları taşla döşetti. Böylece, Yahudiler’in son kralı trompetler, müzik ve alkışlar eşliğinde, kız kardeşi ve yanındakilerle birlikte kraliyet kabul odasına geldiler. Onun gelişinden sonra kendisini izleyen güçlü subaylarıyla ve büyük bir gösterişle Festus da geldi ve Sezariye’deki önde gelen adamlarıyla onun da toplantıya katılmasını talep etti. Sonunda, zavallı tutuklu Pavlus’tan bu görkemli kalabalığın huzurunda kendisini tanıtması istendi. İki yıl boyunca haksız yere tutuklu kalmıştı. Ama Mesih, Pavlus’u daha önce hiçbir elçinin görmediği ya da vaaz etmediği bu kalabalık için hazırlamıştı. Vali bu toplantıyı, Pavlus’u bir an önce öldürmesi talebiyle gelen Yahudiler tarafından ana taslağı belirlenmiş bir toplantı olarak tanıttı. Daha önceki bildirimlerine ek olarak, Yeruşalim’deki Yahudi Yüksek Kurulu’nu işaret ederek, yaygaracı bir gösteri aracılığıyla isteklerini bildirdikleri bu talebi desteklemişti. Fakat Roma valisi ilk duruşmada onun ölümü hak edecek bir şey yapmadığını anlamıştı. Pavlus’u, onların isteği doğrultusunda, Yahudiler tarafında düzenlenecek ikinci duruşma için Yeruşalim’e göndermeye hazırlanıyordu ki, Pavlus Sezar’ın huzurunda yargılanmak istediğini söyleyerek fırsatı kendi lehine çevirdi. İşte şimdi burada Festus’un yüreği ortaya çıkıyordu. Pavlus’u iki yıl hapiste tutan biri haklı olamazdı. Pavlus suçlandığı konu olan Yahudi yasasını ihlal etme nedenini hiç anlayamadı. İsa isimli bir adam ölmüş ve ölümden dirilmişti. Kendisini alay konusu yapar ve reenkarnasyona ve hayaletlere inandığını düşünebilir diye bunu Sezar’a yazmak istemedi. Ne muhteşem! Festus 26. ayette, büyük kurulun önünde, orijinal Grekçe metinlerden okuduğumuza göre, ki o metinlerde Sezar’ı tanrılaştırdıklarını görüyoruz, Sezar’a sadece efendi olarak değil, rabbi olarak da hitap etmiştir. Daha ileriki zamanlarda, Sezar’a tapınmayı reddedip kendilerini Rab İsa’ya adadıkları için birçok Hristiyan işkence görmüş, eziyet ve acı çekmiş ve barbarca öldürülmüştü. Sezar’a inananlar, onu kelimenin tam anlamıyla tanrı olarak çağırdılar. İsa hariç hiç kimse Rab olarak anılmaya layık değildir. O zaman söyler misiniz? Sizin Rabbiniz kim? Siz kime aitsiniz? Her zaman kime hizmet ediyorsunuz? Dua: Rab İsa Mesih, ölmediğin ama yaşadığın için seni yüceltir, över ve tapınırız. Sen ölümü, kötü olanı ve günahı alt etmiş olan görkemli Rab’sin. Bizleri ve seni arayan birçoklarını da senin krallığına ve sonsuz yaşama kabul et. Amin. Elçilerin İşleri 26:1-15 Pavlus kendi toplumunun önde gelenleri ve işgal gücünün görevlileri karşısında, hiç utanmadan ve yılmadan dimdik ayakta durdu. Mesajı dopdoluydu ve sanki onların dikkatlerini çekmek istermişçesine, kralı cevaplarken elini uzatmıştı. II. Agrippa’nın Yahudi dinini derinlemesine bildiğini de bildiğinden, kendisini sevinçle savundu. Pavlus kralın sorunu anlayacağını umuyordu. Pavlus savunmasında ilkelerden bahsetmek, sorular sormak ve ufak farkları tanımlamak yerine, dinleyicilerine hayat hikâyesini kısaca anlattı. Elçi ruhsal olarak gerçekçiydi. Boş düşüncelerden kaçınıyor ve aldatıcı hayallere gülüp geçiyordu. Savunmasını, insanlık tarihinde Tanrı’nın müdahalesi olgusu üzerine yapılandırdı. Yahudiler, Pavlus daha önce sıkı bir Ferisi olduğunu söylemiş olduğundan, yasaya uyarak felsefe yapmayan ama tüm gücüyle, ruhuyla canıyla ve bedeniyle Tanrı’yı seven biri olan Pavlus’un geçmişiyle ilgili bilgileri tam olarak bilmek istiyorlardı. Tüm övgülere layık olan kutsal Tanrı onun düşüncelerinin amacı ve özlemiydi. Yasa’yı harfi harfine uygulamak ona, sadece Tanrı’ya giden yol olarak görünmüştü. Dinsel yobazlığına ilaveten Pavlus diğer yasa koruyucularla birlikte, iman atalarına verilmiş olan kutsal vaatlerin yerine gelmesini bekledi. Büyük umut kısa sürede gerçekleşecekti. Mesih bilgelik, güç ve esenlikle dünyaya gelecekti. Pavlus, Me-sih’in gelecek olmasının umuduyla mahkemenin önünde duruyordu. Muhtemeldir ki, kral o anda kaşlarını kaldırıp sanki Pavlus’a, “Mesih’in geleceği umudundan dolayı burada değilsin. Ancak sen O’nun geldiğini, çarmıha gerildiğini, gömüldüğünü ve ölümden dirildiğini iddia ediyorsun. İşte bu da bu ciddi sorunun özünün teşkil ediyor” demek istiyor gibiydi. Pavlus, kralın düşüncelerini okur gibi o konuşmadan önce, “Öyleyse Tanrı’nın ölümden diriltebileceğine neden inanmıyorsun?” diyerek cevapladı. Mesih hakkındaki sorular sürekli boş mezar ve Rab’bin ölüme galip gelmesiyle ilgili olmuştur. Yunus’un işareti kilise için ya bir engel olmaya ya da bir kaynak olmaya devam edecektir. Peki siz kişisel olarak ne düşünüyorsunuz? Mesih’in bedeninin mezarda çürüyüp gitmiş olduğunu mu düşünüyorsunuz? Mesih’in insan bedeninin görkem içinde ya-şadığına, Babası’yla birlikte hüküm sürdüğüne ve en kısa zamanda da bizler için geri geleceğine inanıyor musun? Böyle bir şeye inanmak kolay değildir. Ancak Kutsal Ruh’un aydınlatmasıyla olur ve sürekli Tanrı’nın sözlerini okuyanlarda büyür. Pavlus geçmişte bu mesajdan nefret etmişti. Öfkeli bir şekilde, çarmıha gerilmiş ve küçük görülmüş Nasıralı İsa’nın Mesih ve Tanrı’nın Oğlu’nun ta kendisi olduğunu reddetmiş ve bu inancı bir küfür olarak görmüştü. Yahudi Kurulu adına eylem yaparken Hristiyanlara karşı geniş kapsamlı bir eziyet uygulamaya başladı. Hapishane kapılarını tutuklu inananların yüzlerine çarptı ve Kutsal Ruh’la dolu kutsallara karşı ulusal mahkeme önünde suçlamalarda bulundu. Bunun bir sonucu olarak da birçoğu ölüm cezasına çarptırıldı. Yeruşalim ve Yahuda kurullarındaki sorgular boyunca inananları inançlarını reddetmeye zorladı ve İsa’nın Mesih olmadığına tanıklık etmelerini istedi. Böylece O’nun kutsallığını da inkâr etmiş olacaklardı. Böylece Saul (Pavlus), zayıfların ve zararsızların dinlerine küfretmelerine neden olmaya başladı. Bu yasa uzmanı, inançlarının tanıklığı ve tecrübelerine karşın, İsa aracılığıyla gelen kurtuluşu reddetmeleri için onları zorladı. Saul aynı zamanda başka şehirlerde de baskın yapabilmek için yetki almıştı. Böylece bu tehlikeli hareket köklerinden sökülmüş olacaktı. Daha saldırgan olabilmek için kin ve öfkesini arttırdı. Sonra İsa geldi. Bu genç, gurulu adamın önünde durdu ve parıldayan ışığıyla onu vurdu. Gözlerini kamaştıran ışık nedeniyle atından yere düştü. Mesih’in göründüğü zamanki görkem, güneşten daha parlaktı. Pavlus yüreğinin derinliğinde yanıyor ve titriyordu. Birdenbire Tanrı’nın yargısının kendisi ve tüm dünya için gelmiş olduğunu düşündü. Müjdeci Luka, Elçilerin İşleri Kitabı’nın arkasındaki gizemin yanı sıra merkezinde yatan tecrübeyi algılayabilelim diye, kitabında üç kez (bölüm 9, 22 ve 26) Mesih ve Pavlus’un Şam yolunda karşılaşmalarından bahseder. Görkemli Rab, kendi adalet ve doğruluğuna uygun olarak kutsalların katili Saul’u yok etmedi. İmanlılara kin gütmesine ve gerçekte bir düşman olmasına rağmen, Tanrı kendisini ona merhametli bir şekilde açıkladı. Bir beden olan ve Rableri’yle sonsuza kadar birlik içinde olan Hristiyanlara boş yere eziyet etti. Pavlus Hristiyanlara işkence edip onları yok edince, Tanrı’nın isteğiyle uyum içinde olacağını sanıyordu. Ama Rab şimdi Pavlus’un değil, onun işkence ettiklerinin Tanrı ile uyum içerisinde olduklarını gösterdi. Saul kötü olanın hizmetindeydi; ondan yayılan şey, öfke, Tanrı’ya küfür, cinayet ve kindi. O anda Pavlus’taki gurur ve gururun tüm parçaları kırılmış ve yasaya ait dindarlıkla ilgili inancı da eriyip gitmişti. Geçmişte olduğu şeyden nefret etmiş ve yapmış olduğu kötü şeylerden dolayı da utanç duyuyordu. O an muhtemelen yüreğinin ta derinliklerinde Rab’bin onu neden yok etmediğini merak etti. Sonra lütuf ve bilgiyi arayarak O’nun ismini ve kimliğini sormaya cesaret etti. Kendisinin bir cani ve yüreğinde Tanrı’ya düşman olduğunu bildiği için, göklerden gelecek cevabı bekledi. İsa arayış içerisindeki bu adamı reddetmedi, ama sanki ona, “Ben İsa’yım. Sen benim çarmıha gerildiğimi, öldüğümü, çürüdüğümü ve toprağa dönüştüğümü sanıyorsun. Hayır, yaşıyorum, görkemli ve Tanrı’yla birim. Zavallı Saul, sen çarmıhın benim cezam olduğunu düşündün. Hayır! Ben senin için ve tüm insanlığın cezasına katlanmak için öldüm. Kutsal Olan Ben, hayatımı senin adaletsizliğine karşılık verdim. Ben masumum, ama sen günahkârsın. Hemen tövbe et ve bana dön. Ben yaşadığım ve varlığım, hayatın köşe taşı olduğu için sen de dönüşmüş oldun” demek ister gibiydi. Sevgili kardeşim, gerçekten İsa’yı kabul ettin mi? Hayatını tamamen O’na adadın mı? Tanrı’nın Ruhu’yla uyum içinde yaşıyor musun? Unutma ki, galip gelen Mesih yaşıyor. O her yerde var olandır. O’na inanan her bir imanlıyı kendi zafer geçişine getirir. Dua: Rab İsa Mesih, sen dirisin ve var olansın. Günahlarımız nedeniyle bizleri yok etmedin, ama bizleri sonsuz sevginle kurtardın. Işığınla günahlarımızı kaldır ve inatçılığımızı bastır. Böylece bizler de senin Ruhun’la dolabilelim. Sürekli seninle olmamızı sağla; senin lütfunu alalım. Yüreğimizde taht kur. Benim ve seni bekleyen herkesin yüreğine gel Rab İsa. Diri olduğun ve bende yaşadığın için sana şükrederim. Amin. Soru 117: Neden Mesih’in Şam yolunda Pavlus’la karşılaşmasını, Elçilerin İşleri Kitabı’nın merkezinde buluyoruz? |