Home
Links
Bible Versions
Contact
About us
Impressum
Site Map


WoL AUDIO
WoL CHILDREN


Bible Treasures
Doctrines of Bible
Key Bible Verses


Afrikaans
አማርኛ
عربي
Azərbaycanca
Bahasa Indones.
Basa Jawa
Basa Sunda
Baoulé
বাংলা
Български
Cebuano
Dagbani
Dan
Dioula
Deutsch
Ελληνικά
English
Ewe
Español
فارسی
Français
Gjuha shqipe
հայերեն
한국어
Hausa/هَوُسَا
עברית
हिन्दी
Igbo
ქართული
Kirundi
Kiswahili
Кыргызча
Lingála
മലയാളം
Mëranaw
မြန်မာဘာသာ
नेपाली
日本語
O‘zbek
Peul
Polski
Português
Русский
Srpski/Српски
Soomaaliga
தமிழ்
తెలుగు
ไทย
Tiếng Việt
Türkçe
Twi
Українська
اردو
Uyghur/ئۇيغۇرچه
Wolof
ייִדיש
Yorùbá
中文


ગુજરાતી
Latina
Magyar
Norsk

Home -- Turkish -- Mark - 074 (Prediction of the Temple's Destruction)
This page in: -- Arabic -- English -- Indonesian -- Tamil -- TURKISH

Previous Lesson -- Next Lesson

MARKOS - İsa Kimdir?
Mesihin İncilinin Markos Göre Yorumu
BÖLÜM 7 - İSA’NIN ZEYTİN DAĞINDA KUDÜS’ÜN GELECEĞİ VE DÜNYANIN SONU HAKKINDA YAPTIĞI BİR KONUŞMA (Markos 13:1-37)

1. İSA TAPINAĞIN YIKIMINI DUYURUYOR (Markos 13:1-4)


Markos 13:1-4
1 İsa tapınaktan çıkarken öğrencilerinden biri O'na, "Öğretmenim" dedi, "Şu güzel taşlara, şu görkemli yapılara bak!"
2 İsa ona, "Bu büyük yapıları görüyor musun? Burada taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!" dedi.
3 İsa, Zeytin Dağı'nda, tapınağın karşısında otururken Petrus, Yakup, Yuhanna ve Andreas özel olarak kendisine şunu sordular: 4 "Söyle bize, bu dediklerin ne zaman olacak, bütün bunların gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?"

İsa ve elçileri Allah’ın halkının arasında var olduğunu onları sürekli koruduğunu simgeleyen kutsal tapınağa gitti. Tapınak, kültürlerinin en belirgin göstergesi, Allah’la barışma yeri, bereket kaynağıydı.

Geniş alan üzerine kurulu görkemli yapılar tapınağın son halini gösteriyordu. Daha önce iki kez inşa edilmiş, ancak zamanla yıkılıp gitmişti. Yahudi dinini benimsemiş olan, Roma idaresine bağlı kral Herodes halkın beğenisini kazanmak için tapınağı yeniden inşa etmek istedi. Ama bu ona halkın sevgisini kazandıramadı.

Yeni tapınağın yapımı sırasında sunu merasimleri yapıldı, İlâhiler okundu. Tapınak alanı zamanla ticaret merkezi halini aldı. Öyle ki, İsa, “Evim dua evidir, sizse onu haydut inine çevirdiniz” diyerek bazı hücreleri “temizledi”.

Fakat ne zaman ki, İsa öğretiş görevini sona erdirdi, Eski Antlaşma halkının tüm çabalarına karşın Allah’a dönmediğini, önderlerin ise kendisini öldürmek için fikir danıştıklarını gördü, işte o an tapınağı Rabbe terk etti. Bu çekilmeyle birlikte Hezekiel peygamberin ön bildirisi gerçekleşiyor, Rab’bin yüceliği evini terk edip, Zeytin dağına gidiyordu. Bu ulusun Allah huzurundaki himayesi sona eriyor, düşmanlarının insafına terk ediliyorlardı. Bir başka ifadeyle tanrısal yargıya!

İsa’nın öğrencileri, O tapınaktan ayrılırken, gerek öğretmenlerinin yaşamında, gerekse Eski Antlaşma tarihinde bir dönüm noktasının başladığını fark edememişlerdi. Akılları fikirleri görkemli yapılarda, çarpıcı süslemelerdeydi. “Allah’ın” bu saygın yerdeki ihtişamı gözlerini büyülemişti.

Öğrencilerinden biri O’na halklarının bu muhteşem yapısı karşısındaki tavrını sorduğunda Mesih, İncil yazarı Markos’un özenle kaydettiği, her imanlının ezberlemesi gereken önemli sözler söyledi.

İsa’nın özlü ilk cevabi üzerinde düşünen kişi, O’nun bu sözleri acı bir gülümsemeyle, asi halkına ve öğrencilerine ağlarcasına söylediğini kolayca tasavvur edebilir. “Sen, akılsız kardeşim!” diyordu adeta.

Halâ ölü binalarda, günün birinde yerle bir olacak mabetlerde mi gözün? Allah’ın tapınağı olduğumu, tanrılığın dolusunun bedenime yerleştiğini anlayamadın mı? Taşın, mermerin önemi yok. Yeni uygarlığın, kültürün odağı benim.

Bu sözlerinden sonra daha açık konuştu: Bu tapınakta taş üstünde taş kalmayacak. Karanlık gecede bu söz öğrencilerin beyninde şimşek gibi çaktı. Ürkütücü bir sessizlik içinde buldular kendilerini. Tapınağın yıkımının “son” olduğunu biliyorlardı, yargı gelip çatmıştı demek. Kudüs yakında düşecekti, dünyanın sonu yakındı. Yürekleri tutuştu. Eski Antlaşma’nın kendilerine bahşettiği o yapmacık huzur yok oldu.

Kidron vadisini geçerek Zeytin dağına çıktılar. Orada İsa kente bakan bir yere oturdu. Kentin manzarası alımlıydı. İşte tapınak alanı da önlerinde... Derin bir sessizlik... Elçilerinden dördü yanına yaklaştı. Geleceğe ilişkin bu derin sırrı açıklamasını O’ndan yalnızca birisi isteyebildi: Allah’ın yargısı ne zaman halkımızın başına gelecek? şimdi mi, daha sonra mı? Bu dini ve siyasi çalkantının, gelecek olan savaşın belirtileri nelerdir. Belki de tanrısal yargıdan nasıl kaçabileceklerini sordular kendi kendilerine. “Yüce gazabından nasıl kurtulabiliriz?

Keşke İsa’nın sözleri bizim içimizde de böyle derin bir kaygı doğursa da bakışlarımızı bu dünyanın malından mülkünden kutsal Allah’a döndürebilsek, ezik bir yürekle O’na gelsek.

Büyük devletlerin savaş üslerinde bulunan nükleer bombalar yeryüzünü defalarca yok edebilecek güçte. “Son” sandığımızdan da yakın. Sen Allah’ın gazabından kaçmaya hazır mısın? Yoksa tıpkı Lut’un karısı gibi gazap ateşine batmış, batacak olan benlik merkezlerinde mi gözün?

Dua: Kutsal Baba, bize dünyanın yaklaşan sonunu, insanların günah ve rezilliklerine olan öfkeni duyurdun. Bedensel huzurumuzu, sahteliğimizi affet. Bize tanrısal görüm gücü bağışla ki, sevgi ve sağlam umutla işleyen imanla sana dönelim. Kesin olan dönüşün öncesi, günahlarından tümüyle dönebilmeleri için insanlara son bir fırsat daha ver. Amin.

Soru 27: İsa’nın tapınağın yıkımına ilişkin konuşması ne anlama geliyor?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on January 30, 2013, at 10:32 AM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)