Home
Links
Bible Versions
Contact
About us
Impressum
Site Map


WoL AUDIO
WoL CHILDREN


Bible Treasures
Doctrines of Bible
Key Bible Verses


Afrikaans
አማርኛ
عربي
Azərbaycanca
Bahasa Indones.
Basa Jawa
Basa Sunda
Baoulé
বাংলা
Български
Cebuano
Dagbani
Dan
Dioula
Deutsch
Ελληνικά
English
Ewe
Español
فارسی
Français
Gjuha shqipe
հայերեն
한국어
Hausa/هَوُسَا
עברית
हिन्दी
Igbo
ქართული
Kirundi
Kiswahili
Кыргызча
Lingála
മലയാളം
Mëranaw
မြန်မာဘာသာ
नेपाली
日本語
O‘zbek
Peul
Polski
Português
Русский
Srpski/Српски
Soomaaliga
தமிழ்
తెలుగు
ไทย
Tiếng Việt
Türkçe
Twi
Українська
اردو
Uyghur/ئۇيغۇرچه
Wolof
ייִדיש
Yorùbá
中文


ગુજરાતી
Latina
Magyar
Norsk

Home -- Turkish -- Ephesians - 046 (The armor of God)

This page in: -- Arabic -- English -- German -- Indonesian --TURKISH

Previous Lesson -- Next Lesson

EFESLİLER - Ruh'la Dolun
Mesihin İncilinde Pavlusun Efeslilere Mektubu

Bölüm 3 - Elçinin ahlak anlayışı (Efesliler 4:1 – 6:20)
B - Hıristiyanların ev düzeni (Efesliler 5:21 - 6:9)

Tanrı'nın silahlarını donanmak ne anlama gelir? (Efesliler 6:14-18)


Efesliler 6:14-18
14 Böylece, belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış ve 15 ayaklarınıza esenlik Müjdesi'ni yayma hazırlığını giymiş olarak yerinizde durun. 16 Bunların hepsine ek olarak, Şeytan'ın bütün ateşli oklarını söndürebileceğiniz iman kalkanını alın. 17 Kurtuluş miğferini ve Ruh'un kılıcını, yani Tanrı sözünü alın. 18 Her türlü dua ve yalvarışla, her zaman Ruh'un yönetiminde dua edin. Bu amaçla, bütün kutsallar için yalvarışta bulunarak tam bir adanmışlıkla uyanık durun.

Pavlus tutuklu kaldığı uzun süre içersinde, gelen ve giden konukları kontrol eden ve onların kendisi ile yaptıkları konuşmaları dikkatle dinleyen gardiyanlar tarafından korunuyordu. Elçi bu yolla gardiyanlarının tipik silah donanımlarını inceleme fırsatını bulmuştu. Onlarının silahlarının adlarını Müjdeinde kullandı, ancak gardiyanlar onun bir isyan başlatacağını düşünmemişlerdi bile. Pavlus burada bir Mesih hizmetkârının taşıması gereken donanımını belirtirken yedi ruhsal silahın adını verdi. Bunlardan dört veya beş tanesi ruhsal savaşçının ve onun arkadaşlarının korunması için gereken silahlardı. Diğer iki veya üç tanesi de saldırı ve Tanrı hükümranlığının yayılmasını sağlayacak silahlardı.

Burada ilginç olan ‘gerçeğin kuşağı’ adının ilk olarak geçmesidir. Bilindiği gibi bu kuşak askerlerin silahlarının düşmemesi için üniformalarına doladıkları bir donanımdır. Yalan söylemek şeytanın ilk günahıdır. Bu onun en etkili silahıdır, doğal olarak da doğru söylemek, Tanrının her yeri kapsayan gücünün simgesidir. Bu ne sahtekârlık, ne hile ne de saptırma içerir. Her şey açık, düz ve güvenilirdir. Bu doğruluk işitilmez ve görülmez, ancak içten, ona tanıklık edenin yüreğinden gelir. Onlar bir hile veya desise tarafından yönetilmezler ve gözlerinde güvensizliğin izi yoktur. Bu tanıklar güvenilir kişilerdir.

Bunun dışında Semitik dillerde “Doğruluk” sözcüğünün diğer bir anlamı da, “Gerçek”tir. Demek ki, bir Mesih tanığı dünyanın ve insanlığın gerçeğini bir bakışta kavrayabilir. Bu kişi insanlığın günahkâr olduklarını söylerse, bu doğrudur. Mesih’in göğe yükseldiğinden bahsederse bu olay gerçekten de olmuştur. Ve Tanrı’yı betimlemeye çalışırsa, tartışmasız bir şekilde Kutsal Üçlemeye işaret ediyor demektir. Mesih’in hizmetkârları doğru bakış açısıyla gerçeğin güvenilir resmini çizme yetisine sahiptirler.

Şayet “Gerçek” sözcüğü “Hak” anlamında kullanılıyorsa, bu Tanrı’nın kutsal sevgisinin varlığımızın gerçek hakkı olduğunu bildirir. Bu kutsal sevginin içine sığmayan hiçbir şey haklı, günahsız, suçsuz olarak gösterilemez. Tanrı’nın bize bağışladığı haklar O’nun kurtarış planının temel parçasıdır. Mesih yasasının Kutsal Ruh’un gücüyle yerine getirilmesi, Pavlus’un belirttiği gibi önceliğe sahiptir. “ Çünkü Mesih İsa’da yaşam veren Ruh’un yasası, sizi günah ve ölüm yasasından özgür kıldı.” (Romalılar 8:2)

Ancak doğruluk Tanrı’nın bir özelliği olarak ele alındığında, Mesih gerçek yaşam (Yuhanna 14:6) O’nun Ruhu, Gerçeğin Ruhu (Yuhanna 14:17; 15:26; 16:13) Tanrı, Baba da Gerçeğin ana kaynağıdır.( Yuhanna 17:17-19) “Gerçekten yana olan herkes O’nun sesine kulak verecek ve doğruyu bulacaktır.” (Yuhanna 18:37)

Pavlus’un listesindeki ikinci silah, “Doğruluğun zırhı” veya savaşan kişinin iç organlarını koruyan göğüs kafesidir. Böyle bir silaha sahip olmak, baştan çıkan günahkâra, O’nun sevgili Oğlu tarafından bazı haklar verilmiş olsa bile, kutsal Tanrı’nın adil kalacağına tanıklık etmek demektir. (Romalılar 1:17; 3:23-24; 5:1; II. Korintoslular 5:21) O, çağrılmış fakat söz dinlemeyen İsrail halkını biraz duraklasa da, putperestlerden kurtaracak, bağışladığı hakları kullanmak isteyenlere bu hakları verecek kadar adildir. Tanrı’nın bu karşı koyulmaz adaletine sığınanlar, O’na güvenenleri iyileştiren bir iman adaletiyle karşılaşacaklardır. Ebedi düşmanın tüm silahları bu adaleti karşısında etkisiz kalacaklar, keskinliklerini yitirip kırılacaklardır.

Tutukevinde bulunan ulusların Elçisine göre, üçüncü silah “Barış getirecek Müjde’i” yaymak için gerekli sıçramaya kolaylık sağlayacak çizmedir. Bu faydacı çözümün anlamı Mesih’in çarmıhta tamamladığı kurtuluşu tanıtma, her türlü dini ve dünya görüşüne karşı yengi kazanmak istemektir. Yapılan bu tanım ayrıca, atak yapmaya dinçlikle gönüllü olmak, başlamaya cesaretini göstermek, karşı güçlerin içimizde kurmak istedikleri egemenliğine izin vermemek gibi istemleri de kapsar. Nöbetçi asker bu istemleri bir başkaldırı olarak algılayabilirdi, işte bu yüzden Pavlus şu eklemeyi yaptı; “ Barış getirecek Müjdei yaymak.” O zamanlar müjdeli haber dendiğinde, imparator sarayından bildirilen olumlu bir mesaj akla gelirdi. Barış müjdesi ise, her asker için her türlü hava koşulunda yapılan uzun yürüyüşlerin, göğüs göğse çarpışmaların ve olası ölüm tehlikesinin bittiğini haber verirdi. Bu nedenle saldırı sözcüğünün anlamı, barış getirici eklemesiyle biraz yumuşatılmış oluyordu.

Tutuklu Elçi bize, canlı bir Hıristiyan varlığının her zaman uyanık ve hazır olması gerektiğini, barışın müjdesini bilmeyenlere ancak bu şekilde tanıtabileceğimizi söyler. Kurtuluşumuz Tanrı’nın bize bağışlamış olduğu bir armağandır. Kaybolmuş, umutlarını yitirmiş kimseleri sonsuz yaşamla tanıştırmak için, aldığımız bu armağan bize cesaret verecektir. Mesih’in kurtarışı herkes için hazırlanmıştır, ülkemizde yaşayan Türkler ve diğer yabancı işçiler veya öğrenciler için ikinci kez ölmesine gerek yoktur. İsa’nın ölümü sonucu onlar da hak elde etmiş, ancak ellerine geçen bu fırsatı tepmiş veya Mesih’in kefaret ölümünü kabul etmemişlerdir. Diğer taraftan birçoğunun yanıtı ise, “Avrupa’da hiç kimse bize Mesih’ten bahsetmedi” şeklinde olmuştur. Böyle bir lekeyi daha ne kadar taşıyacağız?

Pavlus Tanrı’nın dördüncü silahı olarak, düşmanın ateşli oklarından koruyan, onları söndüren “İman kalkanını” sayar. İsa’ya tanıklık eden, O’na övgüler düzen ve O’na Diakonluk hizmeti verenler, her an iftiraya uğramak, sapınçlıklar ve yalanlarla saldırıya uğramak ve suçlanma tehlikesi içindedirler. Burada, isteyerek çalışanlar bir anda şüpheci ve ön yargılı kişilere dönüşebilirler. Bu tür şahsi düşmanlıklar dışında, bir de İsa’ya, imanımıza ve kilisemize yönelik nesnel saldırılar vardır. Bazen mantıklı ve doyurucu bir yanıtımız olmayabilir, ancak inancımıza ait sorunları Diri Rab’imize edeceğimiz anlık dualarla giderebiliriz. İşte bakın; O en basit insanları bile, Ruh’un yönetiminde ve isabetli yanıtlarla çoğu kez canlandırmayı biliyor. Tanrı Kuzusu Mesih’e olan inancımız, bize yönetilen yalan dolu düşmanlığı durdurmakla kalmayıp, iblisin Mesih’e ve Müjde’in gerçeklerine karşı yaptığı saldırıları da önler. “Dünyayı yenmemi sağlayan imanımızdır.” (I.Yuhanna 5:4) Mesih’e, Tanrı’nın Oğlu’na olan imanımız bize Kutsal Ruh’u sonsuz yaşam olarak verecektir. (Yuhanna 3:15-16) Bakın şarkıda ne deniyor…

İmanı elden bırakmayan kişi
Her şeyi başarabilir
Dünya işleri ona
Çocuk oyuncağı kadar kolay gelecektir.

Mesih içindeki Kurtuluşumuza sadece kendimiz için değil, din kardeşlerimiz için de inanmalı, onlarla beraber dua etmeliyiz. İnancımızın üç koşulu ve onların kateizm açısından yorumları o kadar sert, o kadar sıkıdır ki, kötü ruhların ateşli oklarını bir kalkan gibi karşılar, sönmesine neden olurlar. Bu metinleri ezberleyene dek tekrarlamalıyız ki, bilinçaltımızda yer etsinler, bilgisayarların kötü etkilerine karşı bizi korusunlar. İman edenleri koruyan kalkan hakkında daha fazla açıklama arzu edenler, istediklerini Tanrı’nın İbrahim’e vermiş olduğu iletilerde bulacaklardır. “ Senin kalkanın benim. Ödülün çok büyük olacak.” (Yaratılış 17:1 ) ? Bu mesajı alan, ona inanan ve düsturu edinen, en vahşi çarpışmada dahi sakin kalacak, soğuk kanlığını koruyacaktır.

Pavlus Tanrı adına çalışan kadın, erkek hizmetkârlara O’nun silahlarını anlatmayı sürdürerek beşinci silah olan “Kurtuluşun miğferinin ” adını verir. Bisiklet kullanan bir kişi kaza anında başına darbe almasın diye koruma miğferi takmak zorundadır. İnşaat alanında çalışan kişi düşebilecek parçalardan bir miğfer aracılığıyla korunur. Tropik bölgelerde başımızı güneşin ultraviyole ışınlarından şapkayla korunuruz. Ve savaşta demir miğfer birçok askerin hayatta kalmasına neden olmuştur. Bir sopaya takarak siperlerin üzerinden uzattığı miğfer, düşmanın delice yağdırdığı kurşunlarla bir anda delik deşik olacaktır.

Bazı miğferler askeri törenlerde, önemli konukların önünden geçerken parlasın diye takılır. Bizim miğferimiz günahkârların Tanrı’nın yargılaması esnasında korunmak için takılır ve kaybolmuşların Kurtarıcının yüce bağışlarıyla nasıl değiştiklerine tanıklık eder. İsa Mesih tarafından kurtuluşun iki farklı yönü vardır. Önce tümden bağışlamayla günahlardan, iblisten, ölümden ve Tanrı’nın gazabından kurtuluş gelir. Daha sonra imanla kazanılmış haklar gelir, Tanrı ile barışma, Kutsal Ruh’un meyveleriyle gelen yeniden doğuş ve sonsuz yaşam için duyulan umut. Mesih içindeki ruhsal ve gökteki Baba’mız tarafından evlatlığa çağrılmamız bize bağışlanan kurtuluşun algılanmasıyla ortaya çıkan yüce muhteşemliktir. Kurtuluşun miğferini görünecek şekilde taşıdın ve onun maketini parlattın mı? Yoksa muhteşem miğferini, sanki üzeri kumaşla örtülmüş gibi, Tanrı’nın sende gerçekleştirdiği değişiklikleri kimse görmesin diye sakladın mı?

Pavlus’un Tanrı hizmetkârların donanımı için vereceği bir silah daha vardır. Senin eline altıncı silah olan “Ruh kılıcını” verir. Bu yakın çarpışmalarda kullanımı zor bir kılıç değil, kolayca kavranabilen bir kılıçtır. Pavlus’un düşlediği, bir zamanlar Mesih’in istemlerine karşın yapılan Haçlı Seferleri gibi bir din savaşı başlatmak değildir. Onun sözünü ettiği ” Ruh kılıcı ”en sert ruhu bile delebilecek güce sahip olan Tanrı sözüdür. İbranilere Mektubu kaleme almış kişi bu kılıcın gücünü en doğru şekliyle anlatmaktadır: “ Tanrı’nın sözü diridir, etkindir. İki ağızlı kılıçtan daha keskindir. Can ile ruhu, eklemlerle ilikleri ayırıncaya dek derinlere iner; yüreğin düşüncelerini, tasarılarını eleştirir. Tanrı’nın önünde hiçbir yaratık gizlenemez. Kendisine hesap vermekle yükümlü olduğumuz kişinin gözünde her şey çıplaktır ve açıktır.” (İbraniler 4:12-13)

Ancak başkalarını Tanrı’nın sözleriyle yargılamak veya canlandırmak istiyorsan, ilk önce bu kılıcı kendi ruhuna sokacaksın ki, kibrini veya depresyonlarını öldürsün, her türlü gururu ortadan kaldırsın, böylece sana yalnız Tanrı’nın lütfu kalsın. Bu işlemleri kendinde denedikten sonra, komşularına ve arkadaşlarına her şeyi delen Tanrı sözünü anımsat, bu sözün sana neler verdiğini onlara anlat.

İsviçre’deki bir park yerinde, arabasından her kişinin eline bir bildiri tutuşturan yaşlı, emekli bir misyonerle karşılaştık. Ülkesine dönmüş yaşlı adam bu karlı havada yaşam sözünü yayıyordu. Dondurucu soğukta ayak parmaklarının donduğunun bile farkında değildi. Park yerine her gelenin ve ayrılanın yüreğine Ruh’un kılıcını saplamak istiyordu.

Ruh’un kılıcı sadece vicdanımızı arıtmakla kalmaz, Mesih’in kanı aracılığıyla kişilere “Yeni insana” dönüşme hakkını tanır. Tanrı’nın bu donanımı kaynağını O’nun sağlıklı öğretisini oluşturan Müjde’de bulur ve insanın mal varlığına verdiği önem sonucu içine işlemiş hastalıklı parçaları kesip atar.

Pavlus Ruh’un kılıcıyla, kendi düşüncelerine göre “Doğru işler” yaptıklarını sanan insanların oluşturduğu her türlü haksızlığa karşı savaşır. Oysa Ruh’un kılıcı, sadece Mesih’in kefaret ölümü sırasında akan kanı aracılığıyla Tanrı’nı önünde böyle bir hakka kavuşabileceğimizi bildirmektedir.

Adaletin kılıcı İsa Mesih’in kendisine saygı duyduğumuz annesi Meryem’in tanrısallaştırılmasını da delip geçer. O dünyevi bir anne ve babadan doğma normal bir insandır ve şu olağanüstü ezgiyi yazmıştır:

“ Canım Rab’bi yüceltir Ve ruhum Kurtarıcım Tanrı’da kıvanç bulur. Çünkü O alçakgönüllü kulunun durumunu gördü. İşte bundan böyle tüm kuşaklar bana mutlu diyecekler. Çünkü güçlü Tanrı benim için yüce işler yaptı. O’nun adı kutsaldır. (Luka 1:46-49)

Bakire Meryem Eski Antlaşma’nın kendisini İsa Mesih’in annesi seçen yüce Tanrısı’nı Kurtarıcısı olarak niteler. Oğlu, onun ve Kutsal Ruh tarafından dünyaya getirilmiştir. O masum olarak doğan “Gerçek Tanrı ve gerçek insandır ” ve günahsız yaşamıştır, çünkü Kutsal Ruh O’nun atalarından gelme, soru işareti taşıyabilecek her türlü kalıtımsal özelliğini aklamıştır. İsa tüm günahkârlar için ölen günahsız tek insandır. Meryem Kurtuluşa ortak olmadığı gibi, Tanrı’nın annesi de değildir, o Ruh’un kılıcının acısını birçok kez hissetmiştir. “İsa halkla konuşurken annesiyle kardeşleri dışarıda bekliyor, kendisiyle görüşmek istiyorlardı. Birisi O’na haber verdi. “Bak, annenle kardeşlerin dışarıda bekliyor, seninle konuşmak istiyorlar.” İsa onu “Annem kimdir, kardeşlerim kimlerdir?” diyerek yanıtladı. Sonra elini öğrencilerine doğru uzatarak sözünü sürdürdü: “ İşte annemle kardeşlerim! Çünkü göklerdeki Babam’ın istemini kim uygularsa kardeşim, kız kardeşim, annem odur.” (Matta 12:46-50)

Ailesi olasılıkla, İsa’nın görevlerini bırakmasını istiyordu, bu yolla belki de kendilerini ve diğer akrabalarını kurtarabileceklerdi, çünkü Yeruşalim’deki Yüksek Kurul O’nu ölüm cezasına çarptırmıştı. (Matta 12:14; Yuhanna 5:16-18) Oysa İsa Çarmıha dek kendi yolundan sapmadı. Annesi daha sonrasında çarmıhın yanında beklerken, Oğlu’nun kendisiyle ilgilenmesi için genç Yuhanna’yı görevlendirdiğini öğrenecekti. (Yuhanna 19:26-27) Bu nedenle bazı kiliseler, Meryem’in Yuhanna ile beraber Efes’e gittiğini ve orada öldüğünü savunurlar. Ancak bunlar boş iddialardır, çünkü İsa’nın annesine ilişkin son bilgileri Elçilerin İşlerinden almaktayız. “İsa’nın tüm öğrencileri, kadınlar ¸İsa’nın annesi ve kardeşleri hep birlikte sürekli kendilerini duaya adamışlardı. “ (Elçilerin İşleri 1:14) Meryem olasılıkla paskalya gecesi, Ruh’un dökülmesi ve karşılanması sırasında orada bulunmaktaydı. Ancak Luka yazılarında Meryem’in adını bir daha anmaz, çünkü o Kurtarılışta hiçbir rol almamıştır.

Ruh’un kılıcıyla başka ruhsal mücadeleler sırasında da karşılaşıyoruz. Bunların arasında, İslam inancının, Tanrı sözünün Eski ve Yeni Antlaşmalarda fiilen var olduğunu, ancak daha sonraki işlevinin düzmeceden öteye geçmediği savunan anlayışıyla atışmak da vardır. İsa bu şeytani suçlamalara dâhice yanıt verir. “ Kutsal Yasa’yı ya da peygamberleri ortadan kaldırmaya geldiğimi sanmayın. Ortadan kaldırmaya değil, tamamlamaya geldim. Doğrusu sizlere derim ki, yer ve gök yok oluncaya, bildirilen her şey yerine gelinceye dek Kutsal Yasa’dan küçücük bir nokta ya da bir harf bile kaldırılmayacaktır. “ (Matta 5:17-18) İsa bu sözlerle, Tora Metinlerinin, Mezmurların ve peygamberlerin ortadan kalkmayacağının garantisini vermekle kalmayıp, kendi sözlerini her tür insani şüphenin üstüne yerleştirir. “Yer ve gök ortadan kalkacak, ama sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.” (Matta 24:35; Markos 13:31; Luka 21:33) İsa bunun dışında yüksek kâhinlik duasında gökyüzündeki Babası’na öğrencileri için yakardı. “Onları gerçek aracılığıyla kutsal kıl. Senin sözün gerçektir.” (Yuhanna 17:17) İsa Tanrı sözünün gerçek olduğunu söylemekle, İncil’in düzmece olduğu yolundaki saçmalığa veya diğer dinlerin ve dünya görüşlerinin tanrısal etkilerine son vermiş olur. Ruh’un kılıcının uğruna savaştığı tek bir gerçek vardır, içinde İsa Mesih’in insana dönüştüğü İncil. “ Tanrısal söz beden oldu., kayra ve gerçekle dolu olarak aramızda yaşadı. O’nun yüceliğini Baba’dan gelen biricik Oğul’un yüceliği olarak gördük.” (Yuhanna 1:14)

Pavlus dinsel bir araştırmacıdır ve mektubunu gönderdiği kişileri iyi tanır. Bu nedenle Tanrısal donanımın yedinci silahını verirken, tüm kutsallara bağlılıkla dua etmek “ kaydını koymuştur. Elçi bu ruhsal donanımı şartlı olarak verir, çünkü çok iyi bilmektedir ki, yaşam içinde bazı sorunlar iman sahiplerini başkaları için düzenli biçimde dua etmelerini engellemektedir. Diğer taraftan Pavlus, başkaları için dua etmenin kutsallar için zorunlu olduğunun bilincindedir, çünkü bu kişiler şeytanın baş hedefini oluşturmaktadırlar.

Pavlus işte bu nedenle kilise yöneticilerinin cemaatleri için Kutsal Ruh’un yönetiminde dikkatle ve ısrarla dua edip yalvarmalarını gerektiğini yazar. Dua etmenin beş veya daha fazla özelliğini göz önünde bulunduranların yüreğini buruk bir duygu kaplar, çünkü bizler faal olarak dua ederiz, ancak bu Elçinin istediği kadar yoğun değildir. Yeryüzündeki bir savaşa tanık olmuş kişi, hiçbir savaş katılımcısının rahat olmadığını, sürekli olarak düşmanını izlemek zorunda olduğunu bilir. O düşünecek, hissedecek ve her türlü olasılığı göz önünde bulunduracaktır. Hepimiz ezgisinde “Egemenliğe bağlanın, sizler Rab’bin kolusunuz” diye seslenen şair Friedrich Oser gibi, dua etmeyi öğrenmeliyiz.

Gece gündüz savaşıyoruz
Rab'bim bizi bağışla, dikkate al,
Bizlerin yanında dur, bizi destekle.

Mesih tarafından kurtarılan bizler şeytana karşı savaşımızda ancak bir cemaat içinde başarılı olabiliriz. Bir savaşın ortasında olduğumuzu, kendimizi düşünmek için hak ve zamanımızın olmadığını bilmek zorundayız. Kilisenin her ferdi için edeceğimiz korunma ve kurtuluşumuza dönük dualarımız ve üsleneceğimiz her türlü görev, Kutsal Ruh’un bizim için hazırladığı öncelikli sınavlardır.

Öncelikle her insanın kanında taşıdığı gurur, ihtiras ve kibir gibi duyguları vardır. Her insan en iyi olduğunu, yaratılışın merkezinde kendisinin bulunduğunu sanmaktadır. Bu ezeli hastalık şeytanın günahı olarak içimizden atılmalıdır. Bunun için İsa’nın alçakgönüllülüğün ve yumuşak huyluluğunun içimizde yeşermesine izin vermeliyiz. Ruhların savaşı yüreğimizde sürmektedir. Bu nedenle her yeniden doğan dua etmekle yükümlüdür. Kendimizi küçültelim ki, Rab yüreğimizde ev kursun, tüm sorunların çözülmesinde ve sorunların giderilmesinde egemen olsun. İmanı bütün Kutsalların bile yakalanabileceği ikinci hastalık paraya tutkun olmaktır. İsa haleflerine çok bariz ve açık biçimde şöyle konuşur: “ Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Çünkü ya birine kin besler, öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü küçümser. Hem Tanrı’ya hem de zenginlik ilahına kulluk edemezsiniz. “ (Matta 6:24) Oysa şeytan İsa’yı sevenlerin kulağına şöyle fısıldar:” Sizler her türlü bela ve hastalığa karşı hazırlıklı olmalı, yaşlılığınızı güvence altına almalısınız, bunun yanında İsa’yı da sevebilirsiniz.” İsa’nın uyarılarına rağmen, birçok kişi iki efendiye bağlı olmakla kendilerini kandırmaktadır. Bunun ruhsal açıdan anlamı ölüm kalım savaşıdır.

Tüm kutsalları baştan çıkartabilecek üçüncü şey ise cinsel dürtüdür. Bu dürtü başlangıçta iyidir ve Yaradan tarafından kullarına bağışlanmış olan bir yetenektir. Ancak insanın bağımsız olabilmek istemesi, Tanrı ve O’nun sözüne karşı çıkması veya O’nu inkâr etmesi sonucu bu cinsel yetenek asilik ruhu ve bencilliğin eline esir düşmüştür. Modern reklamcılık insanlığın bu zaafını kullanmakta, çocukları bile daha fazla seks yapmaya, bu konuda deneyim kazanmaya çağırmaktadır. Birçok kutsal kişi, şayet sağlıklı iseler, bu konuda tahmin edemeyeceğimiz kadar ayartılmış ve bağımlı olmuşlardır. Tüm bunların, özellikle de yetişmekte olan kuşakların dualarımıza ihtiyaçları vardır. Kültürümüz ve yetiştirilme tarzımız onları bozmuştur. İngiltere’de bize Goethe’nin 103 mü, yoksa 104 mü gayrı meşru çocuğu olduğu, alenen soruldu. Büyük şehirlerdeki aşk gösterileri herhangi bir nüfus patlamasına yol açmıyor, çünkü hiçte azımsanmayacak sayıda genç kadın doğum kontrol hapı kullanmakta. Ev cemaatinden sorumlu bir kişi müşfik olmalı, hedefli açık dualar edebilmelidir. Pavlus’un Mesih içinde iman edenleri, Efes ve civarındaki kutsallar için beş kez daha fazla dua etmeye çağırmasının mutlaka bir nedeni vardı.

Dua: Gökler deki Babamız, biricik Oğlun kefaret ölümü sonucu, hepimizin günahlarını, suçlarını ve eksikliklerimizi bağışladığın için sana teşekkür ediyoruz. Sana dua ediyoruz çünkü sen, süregelen kutsal savaşta ruhsal davranabilmemiz, savaşabilmemiz, inanmamız ve dua edebilmemiz için, bize Kutsal Ruh’u yolladın. Bir hiç olan bizlere, İsa’nın koruması altında parlak bir geleceğin güvencesini verdin. Âmin.

Sorular:
33. Yedi ruhsal silahtan hangisini kullanıyorsun?
34. Tanrı’nın silah donanımının gizemi ve hedefi nedir?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on February 03, 2018, at 05:09 PM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)