Home
Links
Bible Versions
Contact
About us
Impressum
Site Map


WoL AUDIO
WoL CHILDREN


Bible Treasures
Doctrines of Bible
Key Bible Verses


Afrikaans
አማርኛ
عربي
Azərbaycanca
Bahasa Indones.
Basa Jawa
Basa Sunda
Baoulé
বাংলা
Български
Cebuano
Dagbani
Dan
Dioula
Deutsch
Ελληνικά
English
Ewe
Español
فارسی
Français
Gjuha shqipe
հայերեն
한국어
Hausa/هَوُسَا
עברית
हिन्दी
Igbo
ქართული
Kirundi
Kiswahili
Кыргызча
Lingála
മലയാളം
Mëranaw
မြန်မာဘာသာ
नेपाली
日本語
O‘zbek
Peul
Polski
Português
Русский
Srpski/Српски
Soomaaliga
தமிழ்
తెలుగు
ไทย
Tiếng Việt
Türkçe
Twi
Українська
اردو
Uyghur/ئۇيغۇرچه
Wolof
ייִדיש
Yorùbá
中文


ગુજરાતી
Latina
Magyar
Norsk

Home -- Turkish -- Ephesians - 008 (The reconciling sacrifice of Jesus)

This page in: -- Arabic -- English -- German -- Indonesian --TURKISH

Previous Lesson -- Next Lesson

EFESLİLER - Ruh'la Dolun
Mesihin İncilinde Pavlusun Efeslilere Mektubu

Bölüm 1 - Elçinin mektubunun başında Efes ve civarındaki kiliseler için ettiği dualar (Efesliler 1:3-23)
A - Elçinin mektubunun başında Efes ve civarındaki kiliseler için ettiği dua (Efesliler 1:3-14)

Dünyanın ve kiliselerin Mesih’in kefaret ölümü sonucunda birleşmeleri (Efesliler 1:9-10)


Efesliler 1:9-10
9 Tanrı sır olan isteğini, Mesih'te edindiği iyi amaç uyarınca bize açıkladı. 10 Zaman dolunca gerçekleştireceği bu tasarıya göre, yerdeki ve gökteki her şeyi Mesih'te birleştirecek.

Pavlus Roma’da sıkıcı tutukluluk günlerinde etmiş olduğu dualar sonucu kendisine bağışlanan Müjde’nin sırrını açıklar. Ona göre Rab’bin iz bırakan kurtarışına giden yolun beş aşaması vardır.

Tanrı’nın hükmüyle belirlenen ve asla değişmeyecek istemi, çok zaman önce Mesih’te oluşan bir kurtarma planının takvimini içerir. Böylece kurtarma işlemi eksiksiz ve tam zamanında yerine getirilmiş olur. Pavlus’a göre bu beş aşama neyi ifade etmektedir? Her şeyden önce Sami felsefesinde Tanrı’nın istemi O’nun varlığın çekici gücünü ve yön gösteren pusulasını temsil etmektedir. Hiçbir ruh ve güç O’nun iradesine karşı koyamaz. Yüce Tanrı’nın planladığı ve işaretini verdiği her şey, dünya şartlarıyla örtüşmese bile, muhakkak yerine gelecektir. İslam dini buna benzer bir görüşle, tüm inananların davranışlarını ve düşüncelerini belirleyecek rotasını önceden çizmiş ve sabitleştirmiştir. Eski Antlaşma ise her şeyi önceden belirleyen böyle bir saptamayı, İbrahim ve oğullarının çağrılmasına ve ruhunu kaybetmiş halkının Rab tarafından Sina Dağında birleştirilmesine dayandırmaktadır. Pavlus yaşamındaki hiçbir şeyin Tanrı’nın istemi olmadan gerçekleşemeyeceğine inanır. O kendisini Yahudilerin ve Romalıların tutuklusu olarak değil, İsa Mesih’in esiri veya Rab İsa’da tutuklu kalmış olarak görür.(Efesliler 3:1; 4:1)

Samileri inancına göre Tanrı’nın istemi O’nun bağımsız hükmü veya memnuniyeti sonucunda ortaya çıkar. Rab planını en ince ayrıntıya kadar kendi içinde denetler. Gerçekleşecek kararını aceleye getirmez, her ayrıntıyı Oğlu Mesih’e danışır. O tüm tarih boyunca hep O’nun yanında olmuş, dünyanın yaratılışında, Musa Yasalarının hazırlanışında ve kurtuluşun hazırlanışında ilk söz hakkını kullanarak pay sahibi olmuştur. Aynı metnin Luther çevrisinde, plana son şeklini verenin, kurtuluşun hazırlanması sırasında etkin görev üstlenmiş Mesih olduğu yazılmıştır.

Artık her şeyin bilgisayarlarla denetlendiği bu teknoloji çağında, sonsuzluk kavramına, Tanrı’nın varlığına ve O’nun memnuniyetine olan inancımız giderek azalıyor. Artık dünyanın kaderini kendi yaptığımız planla belirlediğimize inanıyoruz. Diğer taraftan gökyüzü cisimleri inceleniyor ve ölçülüyorlar. Bunlardan birinin dünyamıza çarptığı anda ortaya çıkacak zararın büyüklüğü tartışılıyor. (Vahiy 6:13) Aynı şekilde bilim adamları kuzey ve güney yarım kürelerde buzların erimesi sonucu ortaya çıkan küresel ısınmanın etkilerini araştırmaktalar. Bazıları ise dünyamızdaki önlenemez nüfus artışının çevre kirliliğine yol açtığını, suyun ve havanın giderek kirlendiğini söylemekteler. Patlayacak atom bombalarının yaratacağı tehlikeden, depolarda saklanan nükleer başlıkların dünyadaki insan nüfusunu on defa kurutacak kadar güçlü olduklarına, isterseniz hiç değinmeyelim. Ne yazık ki, çok az kişi Müjde’de bildirilen gerçeklerin kaygısını taşımakta.” Yeryüzünün hükümranları, ileri gelenleri, komutanları, zenginleri, güçlüleri, kölesi-özgürü mağaralara ve dağların kavuklarına saklandı. Dağlara, kayalara üzerimize yıkılın dediler. Tahtta oturanın yüzünden ve Kuzu’nun öfkesinden bizi gizleyin. Çünkü onların öfkesinin büyük günü geldi. Kim buna dayanabilir? (Vahiy 6:15-17) Mesih’i kabul etmeyen bir dünya cehennem bahçesine benzer.

Tüm yaratıkların Mesih’te birleşmesi

Pavlus günümüzden 2000 yıl önce, dünyamızın kurtuluşunun Kutsal Üçleme’nin tepeleme bağışlarının Mesih aracılığıyla gerçekleşeceğini bildiren başka bir mesaj almıştı. Tutuklu Elçi şaşkınlık içinde Tanrı’nın sözlerini dinliyordu buna göre gökyüzündeki ve yeryüzündeki her şey, zamanı gelince Mesih’te birleşecekti. Bu sözler o kadar büyük ve geniş kapsamlıdır ki, insan onları kafasında canlandıramaz, ancak yorum yapabilir.

Her şeyden önce, Rab İsa, Babası’nın kendisine her türlü yetkiyi tanıdığını birçok defa vurgulamıştı. Bu mesajı, çoğu balıkçılıkla geçinen ve herhangi bir teolojik bilgiye sahip olmayan öğrencilerine iletti.”Her şey bana Babam tarafından verildi. Oğul’u Baba’dan başka kimse bilmez. Baba’yı da Oğul’dan başkası bilmez. Bir de, Oğul’un kendisine Baba’yı açıklamak istediği kişi Baba’yı bilir.” (Matta 11:27)

Dünyayı kurtarma işlemini, çarmıh ölümü ile hukuksal olarak tamamladıktan ve dirilişiyle ölümü yendikten sonra, İsa Galile’de bir tepe üzerinde toplanmış olan kendisine güvenen çok sayıdaki insana şöyle konuştu: “ Gökte ve yeryüzünde tüm yetki bana verilmiştir. Bu nedenle gidin bütün ulusları öğrencim yapın.” (Matta 28:18-19)

Salim kent meclisi üyesi Nikodamos’la yaptığı konuşmadan sonra Rab İsa onunla yaptığı konuşmayı özetledi: “ Baba Oğul’u sever. Her şeyi O’nun eline vermiştir. Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Oğul’u dinlemeyen ise yaşam yüzü görmez. Tanrı’nın öfkesi onun üzerinde kalır.” (Yuhanna 3:35-36)

İsa ölümünden bir gece önce, Yüksek Kâhinlik duasını okudu: “Ey Baba, saat geldi. Oğlu’nu yücelt ki, Oğul’da seni yüceltsin. Çünkü sen O’na tüm insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle ki, O’na verdiklerinin tümüne sonsuz yaşam versin….. Bana verdiklerinin tümü sendedir. Bendekiler de sende. Ve ben onlarla yüceltildim.” (Yuhanna 1:2-10)

Mesih’e verilen yetkiler, Hükümranlık düşleri yerine gelsin diye verilmemiştir, burada amaçlanan, O’na iman eden herkese sonsuz yaşamdan pay vermektir. Ruhsal açıdan ölü günahkârlar Mesih’in bağışlayıcılığıyla, Tanrı’nın sonsuza dek çocukları olacaklardır.

Mesih’in Patnos Adasında Yuhanna’ya yazdırdığı vahiy Tanrı Kuzusu’nun başlangıçtan beri ulu olduğunu gösterir. O, Kutsal Ruh’u misyonerlik hizmetleri vermesi için tüm dünyaya yollamıştır. Daha sonra kutsal Babası’ndan her şey için yetki almış, böylece Eski ve Yeni Antlaşma’nın İhtiyarları Ona yakarmaya başlamış, O’nun egemenliğini şartsız kabul etmişlerdir. “ Tahtın ve dört yaratığın ortasında, çevresi İhtiyarlarla kuşatılmış bir Kuzu gördüm. Boğazlanmış izlenimini veriyordu. Yedi boynuzu, yedi gözü vardı. Bunlar bütün dünyaya gönderilen yedi ruhudur. Kuzu geldi, tahtta oturanın sağ elinden kitabı aldı. Kuzu kitabı alınca, dört yaratıkla yirmi dört İhtiyar O’nun önünde yere kapandılar. Her birinin elinde birer arp ve buhur dolu altın taslar vardı. Buhurlar kutsalların dualarıdır. İhtiyarlar yeni bir ezgi söylüyorlardı: “Kitabı almaya, mühürleri açmaya layıksın sen. Çünkü boğazlandın ve kanınla Tanrı’ya her soydan, her dilden, her halktan, her ulustan insanlar satın aldın. Onları Tanrı’mız için kâhinler krallığı kıldın. Onlar yeryüzünde hükümranlık sürecekler. (Vahiy 5:6-10)

Müjde’i Babası’ndan alırken gökte melekler de Tanrı’nın Kuzusu’na dua ediyor ve O’nun sevgisine ve yüceliğine boyun eğiyorlardı. “ Bir baktım, tahtın, yaratıkların, İhtiyarların çevresinde pek çok meleğin sesini duydum. Sayıları binlerce binler, on binlerce on binlerdi. Yüksek sesle şu ezgiyi söylüyorlardı. : Boğazlanan Kuzu gücü, zenginliği, bilgeliği, güçlülüğü, onuru, yüceliği, övgüyü almaya layıktır. Göklerdeki, yeryüzündeki, yeraltındaki her yaratığın ve bunlardaki her şeyin şöyle dediğini duydum: “Övgü, onur, yücelik ve güç sonsuza dek tahtta oturana ve Kuzu’ya olsun.” Dört yaratık, Âmin dediler. İhtiyarlar yere kapanıp tapındılar.” (Vahiy 5:11-14)

Her yaratığın Tanrı’nın Kuzusu’na dua etmesi O’na yalnız saygı duyulduğunu bildirmez, aynı zamanda Rablerin Rab’bi olarak herkesin O’nu kabul edittiğini de gösterir

“ Sonra baktım, her ulustan, her oymaktan, her halktan, her dilden kimsenin sayamayacağı kadar büyük bir kalabalık gördüm. Tahtın ve Kuzu’nun önünde duruyorlardı. Ak giysiler kuşanmışlardı. Ellerinde hurma dalları tutuyor ve yüksek sesle bağırıyorlardı.”Kurtarış tahtta oturan Tanrımız’a ve Kuzu’ya özgüdür. Bütün melekler tahtın, İhtiyarların, dört yaratığın çevresinde duruyorlardı. Tahtın önünde yüzüstü yere kapanıp Tanrı’ya tapındılar. Âmin, övgü, yücelik, bilgelik, şükür, onur, güç, ve güçlülük sonsuza dek Tanrımız’ındır diyorlardı. ( Vahiy 7:9-12) Gökyüzündeki tüm meleklerin dua ederken, sayılamayacak kadar çok dirilenin ortaya çıkması sırasında artık Tanrı ve Kuzu’dan söz edilmez. Şimdi her şeyi yöneten Üç Cevherli Tanrı vardır.

Tüm inananların Mesih’te birleşmesi

Pavlus üç gezisi sırasında önemli bir sorunla karşılaştı. Şayet gittiği yerde bir sinagog varsa müjdeyi genellikle orada veriyordu. İşte burada, üyeler arasında fikir ayrılıkları ortaya çıktı. Bu nedenle Elçi, İsa Mesih’e iman edenleri sinagogdan çıkartarak, Mesih’ inanan Yahudiler ve İsa Mesih’e iman eden Yunanlılardan oluşan yeni bir cemaat kurdu. Bu toplantılar sırasında, ruhsal babaları İbrahim, İshak, Musa, Davut, İlyas, Yeşaya, Yeremya ve Rab’bin diğer elçilerine olan bağları küçümsenemeyecek tartışmalara ve sürtüşmelere yol açıyordu. Bunun dışında Musa’nın Eski Antlaşma’daki 613 yasa maddesi ve gıda tüketimiyle ilgili yaptırımlar sorun yaratmaktaydı. Hıristiyan Yahudiler yeni Hıristiyanlaşan Yunanlı ve Romalıların sünnet edilmelerini, Şabat kutlamalarına katılmalarını ve gıda maddelerine ilişkin yasalara uymalarını sürekli gündeme taşıyorlardı.

İstenilenler, günahkârların Mesih’in kanı aracılığıyla temize çıkma haklarına ve Kutsal Ruh’un verdiği yeni yaşama aykırıydı. Bu bağlamda Pavlus Eski Antlaşma’nın gelenekselliğiyle Yeni Antlaşma’nın kurtaran iletisi arasında köprüler kurmak zorundaydı.

Pavlus’un hapishanede aldığı, göklerdeki ve yeryüzündeki dağılmış güçlerin Mesih’te toplanacağına ilişkin mesaj, eli kolu bağlı Elçi için yaralı ruhuna sürebileceği bir merhem olmuştu. İnançların babaları da aynı bizler gibi günahkârdılar. Bizler geriye dönük doğruluğu ancak İsa Mesih’in lütuflarıyla kazandık. İsa şöyle diyordu: “ Babanız İbrahim gönümü görmenin umuduyla sevinçle doldu ve görüp sevindi. Yahudiler, daha elli yaşında bile değilsin dediler. “Üstelik İbrahim’i de gördün?” İsa,” size doğrusunu söyleyeyim” dedi, “İbrahim doğmadan önce Ben vardım.” O’na atmak için taş topladılar. Ama İsa kendisini gizledi ve tapınaktan ayrıldı.” (Yuhanna 8:56-59)

Yüceliğinin parlak ışığıyla Pavlus’a Şam önlerinde gözüken aziz Mesih, aynı zamanda ebediyette bekleyenlerin kurtarıcısı ve koruyucusudur. O mahşerde yalnız Yunalılar ve Romalılar için kurtarılma güvencesi olan Yüksek Kâhin değil, günümüzde kendisine inanan Avrupalılar, Afrikalılar, Asyalılar ve Amerikalıların da kurtarıcısıdır. O’ndan başka esenlik yoktur, O olmazsa Tanrı ile barış olmaz. O merhametli kurtarıcının kalıcı pençesidir.

İsa, Rab’bin eski Yasalarını birleştiren ve onları gereksiz kılan yeni bir Yasa hazırlamıştır. “ Size yeni bir buyruk bildiriyorum: Birbirinizi sevin. Tıpkı benim sizleri sevdiğim gibi, siz de birbirinizi sevin. Birbirinize karşı sevi beslerseniz, herkes öğrencim olduğunu anlayacaktır.”(Yuhanna 13:34-35) İsa karşılıksız sevgisini dostları ve düşmanları için, göklerde ve yeryüzünde kuracağı yeni yönetiminin yasası yapacaktır.

Yahudi Hıristiyanlar ve Yahudi olmayan ülkelerde oturan Hıristiyanlar için 24 İhtiyarın Tanrı’nın Kuzu’nun tahtı etrafında dua etmeleri ve O’nu tanımaları bir şans olarak algılanmalıdır. “Kanınla Tanrı’ya her soydan, her dilden, her halktan, her ulustan insanlar satın aldın.” (Vahiy 5:9) Bu şarkıda geçen soylar, Mesih’e inananları ve İsrail’in on iki oymağını temsil eder. (Vahiy 7:4-8) Diller dünya üzerinde konuşulan 6000 den fazla dili, halklar da gezegenimizde 11800 halkı simgeler. Uluslar, günümüzde Birleşmiş Milletlerin New York’taki merkezinde temsil edilen 192 ulustur. Bunların hiç biri, Mesih’in kanı, Tanrı’nın Kuzu’su olmadan kurtarılamaz, barışı yüreklerinde taşıyamazlar. Gökyüzü ve insanlık yalnız O’nun aracılığıyla bir birliktelik içine girebilmiştir. Mesih’im merhamet dolu ruhsal alanına giremeyenler, refah içinde yüzüyor olsalar bile, aylak aylak dolaşmaya mahkûmdurlar. İsa tarafından temizlenen kurtarılmışlar başka bir soy oluşturmaz, başkalarına tepeden bakmaz bilakis hizmet eder, onları sever ve Tanrı sevgisiyle yaşamaya davet ederler. Doğru Hıristiyanların gökyüzü ve yeryüzünde birleşmeleri, yüce ve diri Mesih’in gücüyle gerçekleşir. Bu bağ asla kopmaz ve sonsuza kadar sürer. (Vahiy 21:3; 22:5)

Dua: Gökteki Babamız, Mesih aracılığıyla bağışladığın, gökyüzünde ve yeryüzünde sonsuza dek sürecek birliktelik için sana teşekkür ediyoruz. Bu birliktelik içinde hiç kimse öbüründen iyi değildir. Herkes Senin Kuzu’nun bağışları sayesinde yaşar. Bugün Çinlileri, Hinduları, Müslümanları ve Yakup’un çocuklarını da senin ruhsal Hükümranlığına çağır. Âmin

Sorular:

  1. Pavlus’a göre Kurtarma planının beş aşaması hangileridir?
  2. Yeni Antlaşma Mesih’in birleştiriciliğine nasıl tanıklık etmektedir?
  3. Ulusları içindeki Yahudi-Hıristiyanlarla, Hıristiyanları birleştiren nedir?

www.Waters-of-Life.net

Page last modified on February 03, 2018, at 05:03 PM | powered by PmWiki (pmwiki-2.3.3)